Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/10102 E. 2023/7821 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10102
KARAR NO : 2023/7821
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/831 E., 2020/1772 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın Kısmen Kabulü/ İstinaf Başvurusunun Kabulü/
İlk Derece Mahkemesi Kararının Kaldırılarak Davanın Kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/87 E., 2017/872 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne 77.046,29 TL’nin tahsiline karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, 90.095,85 TL’nin tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre, davalı tarafından istinaf edilmeyen ve temyize konu edilen toplam miktar 13.049,56 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL’nin altında kalmaktadır.

KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2023 tarihinde Üye …’nin karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacı dava dilekçesinde belirsiz alacak olarak 500,00 TL maddi tazminat talep etmiş bila tarihli dilekçe ile talebini 90.095,85 TL olarak artırmıştır. İlk derece mahkemesince istemin kısmen kabulü ile 77.070,00 TL’lik maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Söz konusu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, 90.095,85 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İstinaf, bir kanun yolu olarak temyizle benzerlik göstermekle birlikte önemli farklılıklar da vardır. Temyizde kural olarak içtihat birliğini sağlamak için hukuki denetim yapılmaktadır; istinafta ise maddi haklılık ön planda olup, maddi denetim (vakıa denetimi) ile hukuki denetim birlikte yapılmaktadır. Ayrıca istinaf kararları temyiz denetimine tabidir. Oysa temyiz sonucu varken kararlar hakkında başka bir üst yargı denetimi söz konusu değildir. İstinaf kanun yolu ile temyiz arasındaki bir diğer fark da istinaf sonucu verilen kararlar, kazanılmış hak oluşturup oluşturmayacağı konusudur. İstinaf mahkemesi bozma kararı veremediğinden bir hüküm mahkemesidir. Kararlarına karşı temyiz yolu bulunmaktadır. Hukukumuzda usuli kazanılmış hak müessesesi kanunda düzenlenmemiş olmakla birlikte Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş ve geliştirilmiştir. 09/05/1960 günlü İçtihadı Birleştirme Kararı’nda Yargıtay’ın bozma kararına uyulmakla artık mahkemece bozma kararı gereğince işlem yapmak zorunluluğu benimsenmiştir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla usuli kazanılmış hak oluşur. Hukuki istikrarı sağlamak için hukuki kazanılmış hak müessesesi çok önemlidir. İstinaf mahkemeleri öncelikle vakıa denetimi yapan bir hüküm mahkemesi olduğundan verecekleri kararlar istinafa başvurmayan yönünde bir usuli kazanılmış hak oluşturmaz. Ancak Yargıtay denetiminden sonra bozma kararı verilirse aleyhe hüküm verme yasağına tâbi olur. Yani İlk Derece Mahkemesi istinaf yoluna başvurmayan tarafın daha fazla aleyhine olacak şekilde bir karar veremez.
İstinaf kanun yolu ile verilen kararlar, istinaf başvurusunun reddi ya da istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve yeni hüküm verilmesi şeklinde olabileceğinden temyiz yolu tüketilmeden ya da temyiz süresi geçmeden usuli kazanılmış hak da doğurmaz. HMK’nın 361. maddesinde bölge adliye mahkemelerince verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali üzerine verilen kararlara karşı temyiz yoluna gidebileceği belirtilmiştir. HMK’nın 362. maddesinde ise bu kuralın istisnaları, yani temyiz edilemeyen kararlar sayılmıştır. Bu istisnalardan biri de miktar ve değeri 72.070,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin kararlardır. Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl istemin kabul edilmeyen bölümü 72.070,00 TL’yi geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde diğer taraf da temyiz eden tarafın temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edildikten sonra cevap dilekçesi ile kararı temyiz edebilir. Burada asıl olan, taraf için kabul edilmeyen dava miktarıdır.
Şu durumda somut olaya gelecek olursak; dava değeri 90.095,85 TL olup İlk Derece Mahkemesince davanın 77.070,00 TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı istinaf yoluna başvurmamış, davacı başvurmuştur. İstinaf mahkemesi davacının istinafını kabul edip davanın kabulüne karar vermiştir. Karar tarihi itibariyle temyiz sınırı 72.070,00 TL olup davalının temyizi incelenmelidir. Davalının istinaf yoluna başvurmaması ancak aleyhe hüküm verme yasağına konu olabilir. Bu nedenle temyiz başvurusunun esastan incelenmesi gerekli olduğu düşüncesiyle değerli çoğunluğun temyiz isteminin miktar itibarıyla red kararına katılmıyorum. 12.06.2023