YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1002
KARAR NO : 2021/2163
KARAR TARİHİ : 01.06.2021
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Doğu Marmara Gümrük ve Tic. Böl. Müd. Dilovası Gümrük Müdürlüğü vekili Av…. tarafından, davalı … Gıda ve İhtiyaç Mad. San. Tic. Ltd. Şti aleyhine 21.08.2017 gününde verilen dilekçe ile İcra İflas Kanunu’nun 89/3. Maddesi uyarınca menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 19.04.2018 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisi ile dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 16.09.2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı şirketin alacaklısı olduğu Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2016/12645 sayılı takip dosyasında, dava dışı … Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin borçlu olduklarını, anılan takip dosyasından İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 89. maddesi kapsamında hem Derince Gümrük Müdürlüğü hem de Derince Gümrük Müdürlüğünün taşra teşkilatında yer aldığı Gümrük ve Ticaret Bakanlığına birinci haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yasal süresi içinde birinci haciz ihbarnamesine itiraz edildiği halde Derince Gümrük Müdürlüğüne ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, müvekkili kurum ile borçlu şirketler arasında herhangi bir ticari iş veya borç ilişkisinin bulunmadığını belirterek haciz ihbarnameleri nedeniyle müvekkili kurumun borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; Derince Gümrük Müdürlüğünün tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeniyle davaya dayanak haciz ihbarnamelerinin hiçbir geçerliğinin bulunmayıp yok hükmünde olduğunu, tüzel kişiliği dahi olmayan bir birime gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin kusurunun bulunmaması nedeniyle aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini, davacının davayı açmakta kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2016/12645 sayılı takip dosyasından davacı idareye gönderilen haciz ihbarnamelerine ilişkin davacının şikâyeti ile açılan dava sonucu Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1142 Esas ve 2017/810 Karar sayılı ilamı ile eldeki davaya dayanak haciz ihbarnamelerinin tamamı iptal edildiğinden uyuşmazlığın konusunun kalmaması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına, Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1142 Esas ve 2017/810 Karar sayılı kararı ile gönderilen haciz ihbarnamelerinin tamamı iptal edildiğinden uyuşmazlığın konusunun kalmaması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, İcra İflas Kanunu’nun 89/3. maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir.
a) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 331. maddesinde davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde; hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir edeceği düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; icra dosyasında İİK’nın 89. maddesi kapsamında davacıya gönderilen birinci haciz ihbarnamesine itiraz edildiği halde ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin davacı tarafa gönderildiği, davacı idare tarafından önce haciz ihbarnamelerinin iptali için Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1142 Esas sayılı dosyada icra müdürlüğü işlemini şikayet davası açıldığı ve davacı idarenin şikayet davası devam ederken borçlu bulunmadığının tespiti için üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içinde eldeki menfi davasını açtığı anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince; davacının ayrı bir dava açmasında hukuki yarar bulunmadığı ve olasılıklar üzerine ikinci davayı açmış olduğu, bu nedenle davalının dava açılmasına neden olmadığı anlaşıldığından yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına ve 2.180,00 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf kararının gerekçe kısmında, davacının icra hukuk mahkemesine açtığı davada haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verileceğinin önceden kesin olarak bilinemeyeceği, icra hukuk mahkemesindeki talep reddedilirse menfi tespit davasına devam edileceğinden, davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı olduğu, icra hukuk mahkemesi kararı ile davalının bu haciz ihbarnamelerini çıkarmasında haksız olduğu ve davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiği anlaşıldığı gerekçesiyle yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi gerekirken davacı üzerinde bırakılması ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı belirtilmiştir. Bununla birlikte; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm
kısmında, 2.180,00 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine karar verildiği görülmüştür.
Bu durumda; eldeki menfi tespit davasının açıldığı tarihte, icra hukuk mahkemesinde açılan şikayet ve haciz ihbarnamelerinin iptaline ilişkin davanın devam ettiği ve haciz ihbarnamelerinin geçerli olduğu, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının olduğu ve davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiği, davacının davanın açıldığı tarihte dava açmakta haklı olduğu anlaşıldığından davacı lehine yargılama gideri ve HMK’nın 326. maddesi gereği yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmeyip davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır.
b) Davacı idare, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olup harçtan sorumlu tutulamaz. Davacı idare tarafından istinaf karar harcı yatırılmadığı halde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafından peşin yatırılan istinaf harcının istem halinde davacı tarafa iadesine karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2/a-b) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının A-3 nolu bendinde yer alan “…2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,” ibarelerinin çıkarılmasına yerine “…3.400,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,” ibarelerinin yazılmasına ve hüküm fıkrasının B-1 nolu bendinin hükümden çıkarılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, Dairemiz karar örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına 01/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.