Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2020/3726 E. 2022/18082 K. 29.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3726
KARAR NO : 2022/18082
KARAR TARİHİ : 29.12.2022

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kurum zararı nedeniyle tazminat davasının mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.12.2018 günlü karara karşı davalılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine dair verilen 15.09.2020 günlü Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi kararının Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile katılma yoluyla davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in kredinin kullanıldığı tarihte Hacettepe Üniversitesi Rektörü, diğer davalının ise İktisadi İşletmeler Müdürlüğü’nün harcama yetkilisi Genel Sekreter Yardımcısı olduğunu, davacı üniversitenin iç denetim birimi tarafından yapılan incelemede davalıların usul ve mevzuata aykırı olarak banka kredisi kullanmaları nedeniyle kurumu zarara uğrattıklarına ilişkin rapor düzenlendiğini, krediye faiz, BSMV ve masraf / komisyon gideri olarak ödenen toplam tutarın ise 124.863,32 TL olduğunun belirtildiğini, iç denetim raporuna göre fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2015 yılında kullanılan banka kredisinin faiz, BSMV ve masraf / komisyon gideri olarak ödenen toplam 124.863,32 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine esas alınan iç denetim raporunun davacı kurumca tek taraflı olarak düzenlendiğini, YÖK Kanunu’nun 53. maddesindeki usule uygun herhangi bir soruşturma yapılmadığını, müvekkilleri davalıların kamu zararına sebep olduğuna dair tamamlanmış idari ya da cezai herhangi bir soruşturma bulunmadığını, davacının tamamen soyut beyanlarla davayı açtığını, davada hukuki yarar bulunmadığını, öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, müvekkili davalıların şahsına doğrudan dava açılmasının mümkün olmadığını, müvekkillerinin işbu davada taraf sıfatları bulunmadığını, davanın her iki müvekkili yönünden de husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, kamu zararına sebep olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla 30.03.2015 tarihinde kullanılan kredi için açılan davadaki taleplerin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı def’inde bulunduklarını belirterek davanın öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, itirazların kabul edilmemesi halinde husumet nedeniyle reddine, itirazların kabul görmemesi durumunda zamanaşımı def’i doğrultusunda zamanaşımı nedeniyle davanın reddini, bu taleplerin de kabul görmemesi durumunda davanın her iki müvekkili yönünden esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davalıların mevzuatta kendilerine tanınmayan bir yetkiyi kullanarak bankadan kredi alıp ve kredinin faiz ve masrafı olarak işletme bütçesinden 124.863,32 TL ödenmesine sebebiyet verdiklerinden, oluşan zarardan birlikte sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş; bölge adliye mahkemesince, davalı rektörün onayı ile diğer davalı tarafından kredi çekme yetkisi olmayan işletme adına kredi çekildiği sabit ise de; davalıların dava konusu kredi ile geçmiş dönemden gelen ve davacı kurumu çekilen kredinin faizinden daha fazla oranda faiz borcu altına sokan üniversitenin ve iktisadi işletmenin SGK pirim borçları ve vergi borçlarının ödendiğine yönelik savunmaları ve bu savunmanın davacı tarafından inkar edilmemesi, zarar olarak da sadece kredi çekilmesi için harcanan BSMV ve komisyon ödemelerinin istenmesi karşısında, söz konusu kredinin davacı kurumun borçlarının ödenmesinde kullanıldığı, söz konusu bu ödemelerin gerçekleştirilmesi için çekilen krediye ödenen masraflar nedeniyle zarar unsurunun gerçekleşmediği, bu nedenle kamu zararından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, kurum zararından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; davalılar hakkında dava dilekçesinde yer alan iddialarla ilgili olarak Ankara 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2022/213 esas sayılı dosyası üzerinden yargılama başlatıldığı ve yargılamanın hâlen devam ettiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem öğretide hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hâkimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Dava konusu olayın özelliği nedeniyle Ankara 59. Asliye Ceza Mahkemesindeki dosyanın bekletici mesele yapılarak kesinleşmesi beklenmeli ve sonrasında tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraflar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 29.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.