YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3673
KARAR NO : 2022/11798
KARAR TARİHİ : 10.10.2022
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karaisalı Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; Mahkemece kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulduğu; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davacının 11 yaşında ortaokula giden küçük bir kız çocuğu olduğunu, davalının okul servis şoförlüğü yaptığını, davacının köyde bulunan evinden ilçede bulunan okuluna gitmek üzere davalının kullanmakta olduğu servise bindiğini, olay günü serviste davacı ve davalıdan başka kimsenin bulunmadığını, bir süre sonra aracı ıssız bir yerde durdurarak davacıyı yanına çağırdığını, davacının eşarbından tutarak kendisine doğru çektiğini, davacının dudağından öpmeye çalıştığını, davacının davalıyı omuzlarından iterek arka koltuğa geçtiğini, davalının davacıya sakız ve çikolata vererek olan biteni kimseye anlatmamasını söylediğini, bu olaylarla ilgili olarak davalı hakkında Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davada davalıya çocuğun cinsel tacizi suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası verildiğini belirterek davacı için 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davalının 35 yıldan bu yana toplu taşıma ile uğraşan esnaf olduğunu, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hiçbir eylemin davalı tarafından gerçekleştirilmediğini, ceza dosyasında da davacının çelişkili beyanlar verdiğini, davalının üzerine iftira atıldığını, davalının 60 yaşına yakın evlat ve torun sahibi olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile, davacı için 12.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Anılan karara karşı davacı tarafından istinafa başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; olayın mağduru davacının yaşı, tarafların konumu, olay tarihi, olayların gelişim şekli davacılar yararına hüküm altına alınan tazminat miktarının yeterli ve yerinde olduğu, davacı lehine takdir edilen vekalet ücretinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davacının haksız fiil nedeniyle uğradığı manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’nın md. 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
İlk Derece Mahkemesince, manevi tazminat miktarı belirlenirken, davalının, davacının kullandığı okul servisinin şoförlüğünü yaptığı, davacının servise bindiği, araç seyir halindeyken ve araçta diğer öğrencilerin bulunmadığı bir sırada davalının aracı ıssız bir yerde durdurduğu, davacıyı şoför koltuğunun yanındaki koltuğa çağırarak kendisine doğru çekip öpmeye çalıştığı, çocuğun cinsel tacizi eyleminin sabit olması, bu suçtan almış olduğu cezanın kesinleşmiş olması, davacının kişilik haklarının zedelenmiş olması, olayın gelişimi, olay tarihinde davacının yaşı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Olayın gerçekleşme biçimi, davacının 11 yaşında olup kendisini savunamayacak durumda olması, davacının davalıya emanet edildiği servis aracında olayın gerçekleştiği dikkate alındığında davacı yararına daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine,10.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.