Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2020/2961 E. 2020/3324 K. 12.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2961
KARAR NO : 2020/3324
KARAR TARİHİ : 12.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 10/06/2015 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/02/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı vekili ve ihbar olunan … tarafından süresi içinde istenilmekle davacı ile davalının temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-İhbar olunan …’nın temyiz isteminin incelenmesinde;
Hükmü temyiz etme hakkı, davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak, kendisine dava ihbar olunan, davaya katılmadıkça kanun yollarına başvurma hakkı yoktur. Ancak mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan davanın ihbar olunduğu kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir. Açıklanan nedenlerle; …’nın ihbar olunan sıfatı dışında başkaca bir sıfatı bulunmayıp, aleyhine hüküm de oluşturulmadığı ve bu nedenle hükmü temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz hakkı bulunmayan ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
3-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı vekili, ambulans hemşiresi olarak çalışan müvekkilinin gelen kaza ihbarı üzerine olay yerine gittiğini, geri dönerken, öncesinde yola dökülen akaryakıt nedeniyle ambulansın kaydığını, dökülen mazotun karayolları görevlileri tarafından temizlenmediği gibi bu hususta ikaz da yapılmadığını, sonuçta ambulansın yolda kayması nedeniyle davacının yaralandığını belirterek, fazlaya dair hak ve talepleri saklı kalmak üzere 10.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nden tahsili isteminde bulunmuş, alınan bilirkişi raporunda Sağlık Bakanlığı’na da kusur atfedilmesi üzerine birleşen dava dosyası ile fazlaya dair hakları saklı kalarak 10.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan müşterek ve müteselsilen tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı idare vekilleri, olayda idareye atfedilebilir bir kusur olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesince yerel mahkeme ilâmı birleşen dosya davalısı Sağlık Bakanlığı’na usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmek ve asıl dosya davalısı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden hizmet kusuruna dayanılarak açılan davanın tefrik edilerek yargı yolu caiz olmadığından dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmek üzere bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuştur. Mahkemenin son kararında ise meydana gelen kazada davalı …’nın %75 oranında, hakkında açılan dava tefrik edilen Karayolları Genel Müdürlüğü’nün %25 oranında kusurlu oldukları, davacının ise kusursuz olduğu gerekçesiyle hesaplanan iş göremezlik tazminatının davalı …’ndan kusuru oranında tahsiline karar verilmiştir.
Müteselsil borçluluk, alacaklının istediği borçluya borcun tamamının ifasını talep edebildiği, her bir borçlunun da alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğu borç ilişkisidir. Bir başka deyişle bir alacaklı ile birden çok borçlu arasında mevcut olan ve borç ifa edilene kadar borçluların borcun tamamından sorumlu olduğu borç ilişkisidir. Borç, bir kere ifa edilmekle son bulur. Bu sebeple alacaklının, aktifinde tek bir kalem olarak görünürler. Müteselsil borcun, alacaklı ile borçlular arasındaki ilişki (dış ilişki) ve borçluların kendi aralarındaki ilişki (iç ilişki) olmak üzere iki yönü vardır. Bunlardan önce dış ilişki ortaya çıkar ve onun sonuçlarına göre iç ilişki şekillenir. Alacaklı, müteselsil borçlulardan edimin tamamını talep edebilir. Bu talep, sadece borçlulardan birine yöneltilebileceği gibi tümüne karşı da yöneltilebilir. Alacaklının sahip olduğu bu talep hakkı aslında müteselsil borçluların her birinin borcun tamamından sorumlu olmasının bir sonucudur. Bu sonuç bölünemeyen borcun aksine edimin mahiyetinden değil, müteselsil borcun mahiyetinden kaynaklanmaktadır.
Şu halde; davacı zararın tamamını müteselsil sorumlu olan davalı … ve dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü’nden kusur oranlarıyla bağlı olmaksızın talep edebilir. Hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kusur oranları her ikisi arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirmekte olduğundan, mahkemece, müteselsil borçluluğun genel ilkeleri göz ardı edilerek, davalı …’nın sadece kusuru oranında tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine, temyiz edilen kararın yukarıda (3) nolu bentte açıklanan nedenle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacı ile ihbar olunan …’dan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 12/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.