Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2020/2714 E. 2020/2950 K. 24.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2714
KARAR NO : 2020/2950
KARAR TARİHİ : 24.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar …ve diğerleri vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve … aleyhine 01/06/2009 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/02/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2)Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacı …’e çarpmasıyla oluşan kazada ağır biçimde yaralanan davacının % 64 oranında iş göremez hale geldiğini, davacı eşinin de bu maluliyet nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 11.000,00 TL. maddi ve 15.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; yargılamanın devamı sırasında, …’nın ölümü üzerine, 28/02/2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, davaya destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat olarak devam ettiklerini bildirmiş, toplam 10.000,00 TL. maddi ve 30.000,00 TL. manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili, kaza ile ölüm arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacılar murisinin maluliyetinin de kazadan kaynaklanmadığını, ölenin yaşına göre davacılara destek olmasının mümkün olmadığını, ıslah yoluyla manevi tazminatların artırılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, davaya cevap vermemiş ve duruşmaları da takip etmemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olay incelendiğinde; davanın, 01/06/2009 tarihinde, davaya konu kazada yaralanan … ve eşi olan diğer davacı … tarafından açıldığı davacı …’nın uğradığı cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatı ile her iki davacı için manevi tazminat talep edildiği, yargılamanın devamı sırasında davacı …’nın 19/05/2012 tarihinde öldüğü, davanın ilk açıldığı tarihte de davacı olan eş Gülcihan ile birlikte, …’nın mirasçısı olan çocukları …,…,… ve …’ın da davacı olarak gösterildiği 28/02/2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, davacı …’in ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat isteminde bulunulduğu görülmektedir.
Mahkemece verilen ilk kararda, davacılar vekili tarafından sunulan 28.02.2013 tarihli dilekçenin davanın tam ıslahına ilişkin olduğu kabul edilerek anılan dilekçede davacı olarak gösterilen kişilerin destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemleri hüküm altına alınmıştır.
Yerel mahkemece verilen iş bu karar davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/101 esas, 2018/11902 karar sayılı ilamı ile ; ‘‘Davada taraf değişikliği, zorunlu (tarafın ölümü ya da dava konusu hakkın devri gibi) hallerde mümkün olmakla birlikte, belirli şartların gerçekleşmesi halinde, iradi taraf değişikliği de kanun koyucu tarafından kabul edilmiş; iradi taraf değişikliği, 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi ile düzenlenmiştir. Bir davanın açıldığı tarihteki taraflar arasında görülüp sonuçlandırılması kural olarak hukukumuzda kabul edilmiş olmakla birlikte, belirli hallerde zorunlu ya da iradi taraf değişikliği yapılması kabul edilmiştir.
Davanın kısmen ya da tamamen ıslahı ise, 6100 sayılı HMK’nun 176 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup ıslah kurumu, taraflarca yapılan usul işlemlerinin düzeltilmesine hizmet etmektedir. Taraflardan biri davada yaptığı bir usul işlemini ıslah yoluyla düzeltebileceği gibi, davacı tarafın davasını tamamen ıslah etmesi ve dava konusunu değiştirmesi de mümkündür. Ancak, davanın tamamen ıslahından maksat, davanın taraflarının da bu yolla değiştirilmesi ve eldeki davanın tarafları ile konusu ve sebebi farklı yeni bir davaya dönüştürülmesi değildir. Yerleşik Yargıtay uygulaması ile de, davanın tamamen ıslahı kabul edilmekle birlikte, ıslah yoluyla taraf değişikliği yapılamayacağı kabul edilmektedir.
Somut olaya bakıldığında; cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle, davacı … ve … tarafından açılan davada, yeni davacıları eklemek suretiyle taraf değişikliği de yapılarak davaya ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri için devam edilmesi, yukarıda açıklanan hususlar ile ıslahla taraf değişikliği yapılamayacağına ilişkin ana ilke karşısında mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece; davaya ancak …’nın uğradığı cismani zarar nedeniyle …’nın maddi ve manevi tazminat istemi ile davacı eş Gülcihan’ın bu sebebe dayanan manevi tazminat istemi üzerinden devam edilebileceği; davacılar vekili tarafından verilen (taraf değişikliğini de içeren) 28.02.2013 tarihli dilekçedeki maddi ve manevi tazminatlar için davanın yürütülüp ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminata karar verilemeyeceği gözetilmek suretiyle, davanın ilk açılışındaki talepler yönünden yargılamaya devam edilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.’’ denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda vefat eden davacı …’nın maddi tazminat talebi yönünden; 12.153,65 TL sürekli iş göremezlik ve 26.527,80 TL bakıcı gideri zararının olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taleple Bağlılık” başlıklı 26.maddesinin 1. fıkrasına göre hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Oysa; yargılama sırasında vefat eden davacı …’nın dava dilekçesinde yaralanma nedeniyle 10.000 TL maddi tazminat talebinde bulunduğu ve bu talebini 28/02/2013 tarihli ıslah dilekçesiyle de artırmadığı anlaşılmasına rağmen mahkemece, talep aşılarak belirlenen meblağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmiştir. Şu halde, mahkemece davacı … yönünden dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak hüküm tesis edilmesi gerekirken, talep aşılarak yukarıda yazılı meblağa karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, davalıların diğer temyiz itirazlarının ise ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/09/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.