Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2020/1677 E. 2020/3006 K. 28.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1677
KARAR NO : 2020/3006
KARAR TARİHİ : 28.09.2020

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Davacı … AŞ vekili Avukat … tarafından, davalı …-… Tic. aleyhine 29/05/2015 gününde verilen dilekçe ile tacirler arası haksız fiil nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 26/11/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalı şirket yetkililerinin alt yapı çalışmaları sırasında yer altı kablolarına zarar verdiğini, zararın dava dışı … Anonim Şirketi tarafından giderildiğini belirterek, uğranılan zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, dava dışı belediye ile imzalanan sözleşme gereği alt yapı çalışmalarına başlanıldığını, belediyenin işe başlamadan önce alanda alt yapısı bulunan kurumlara yazılar yazdığını ancak davacıya yazı yazmadığını, davacının da işaret ya da levhasının bulunmadığını, alt yapı tesisinin 80 cm. derinde olması gerekirken derinliğin 10-15cm. olduğunu, sorumluluğun dava dışı belediye ve davacıda olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24/09/2018 gün, 2016/13850 esas ve 2018/5587 karar sayılı ilamıyla zararın oluşumunda davacı tarafın kusuru olup olmadığının tespiti ve gerçek zararının belirlenmesi için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere bozulmuş, bozma üzerine alınan bilirkişi raporuna dayanılarak da davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; hükme esas alınan 16/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda, arızaya dair fotoğrafların incelenmesinden kabloların yüzeye yakın döşendiği, kırmızı renkli ikaz bandının bulunmadığı, ayrıca hatların şartname gereğince 60-80 cm derinliğinde olması gerektiği, ancak gereken derinlikte bulunmadığı, alt yapı koordinasyonlarının dava dışı belediye tarafından yapıldığı olayın meydana gelmesinde davacının asli, dava dışı belediyenin ise tali kusurlu olduğu bu nedenle de davalıya her hangi bir kusurun atfedilemeyeceğinin mütalâa edildiği, mahkemece kusura dair bu rapor esas alınarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Müteselsil borçluluk, alacaklının istediği borçluya borcun tamamının ifasını talep edebildiği, her bir borçlunun da alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğu borç ilişkisidir. Bir başka deyişle bir alacaklı ile birden çok borçlu arasında mevcut olan ve borç ifa edilene kadar borçluların borcun tamamından sorumlu olduğu borç ilişkisidir. Borç, bir kere ifa edilmekle son bulur. Bu sebeple alacaklının, aktifinde tek bir kalem olarak görünürler. Müteselsil borcun, alacaklı ile borçlular arasındaki ilişki (dış ilişki) ve borçluların kendi aralarındaki ilişki (iç ilişki) olmak üzere iki yönü vardır. Bunlardan önce dış ilişki ortaya çıkar ve onun sonuçlarına göre iç ilişki şekillenir. Alacaklı, müteselsil borçlulardan edimin tamamını talep edebilir. Bu talep, sadece borçlulardan birine yöneltilebileceği gibi tümüne karşı da yöneltilebilir. Alacaklının sahip olduğu bu talep hakkı aslında müteselsil borçluların her birinin borcun tamamından sorumlu olmasının bir sonucudur. Bu sonuç bölünemeyen borcun aksine edimin mahiyetinden değil, müteselsil borcun mahiyetinden kaynaklanmaktadır.
Şu halde; davacı zararın tamamını müteselsil sorumlu olan davalı şirket ve dava dışı belediyeden kusur oranlarıyla bağlı olmaksızın talep edebilir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda belediyeye kusur verilip davalı şirkete herhangi bir kusur verilmemesi her ikisi arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirmektedir. Herhangi bir karışıklık ve hak kaybına sebebiyet verilmemesi için tarafların kusurlarının belirlenmesi ve Dairemizin ilk bozma ilamı içeriği de gözetilerek konusunda uzman bilirkişiden ayrıntılı, açık ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/09/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.