Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2019/2549 E. 2021/3106 K. 16.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2549
KARAR NO : 2021/3106
KARAR TARİHİ : 16.06.2021

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan istinaf incelemesi sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili, Rize İcra Müdürlüğünün 2016/674 sayılı dosyası ile davalı alacaklı … adına vekili diğer davalı …’nun icra takibi başlattığını, dosya ile hiç ilgisi olmayan müvekkilinin borçlu olarak dosyaya eklendiğini, müvekkilinin maaşına haciz konulduğunu ve Türkiye geneli tüm bankalara haciz müzekkeresi yazıldığını, müvekkilini telefon ile arayarak ısrarla birçok kez borçla ilgili taciz ettiğini, müvekkilinin blokeler nedeniyle hesaplarını kullanamadığını, tüm hesaplarının eksiye düştüğünü, bankalarda olan itibarının zedelenerek hem maddi hem de manevi zarara uğradığını belirterek 20.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili, …’ün borçlular …, … ve…’ten alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için Avukat …’nun Rize İcra Müdürlüğünün 2016/674 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, … hakkında yapılan sorgu neticesinde … adına kayıtlı iş yerinde sigortalı olarak gözüktüğünü, ancak …’in kimlik bilgileri dosyada mevcut olmadığından …’in çıkartılan aile nüfus kaydında eşi ile kız kardeşinin aynı ismi taşıdığından sehven davacı olan … (Çankaya)’in dosyaya borçlu olarak eklendiğini, davalı Avukat …’nun tüm taleplerinde … olarak talepte bulunduğunu, borçlu Medet’in eşi ve kız kardeşinin isimlerinin aynı olması nedeniyle hiçbir kast olmaksızın sehven davacının isminin sisteme borçlu olarak kaydedildiğini, bu yanlışlığın İcra Müdürlüğünce davacının nüfus kaydının kapalı olmasına dikkat edilmemesinden kaynaklandığını, davacı adına maaş haczi gönderildiğini ve talepte … yazıldığını, yanlışlığın fark edilmesi üzerine 08.09.2016 tarihi itibariyle haciz işlemlerinin kaldırıldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davacı hakkında konulan hacizlerin isim benzerliğinden kaynaklandığı, 23.08.2016 tarihinde İcra Müdürlüğünce alacaklı vekilinin talebi üzerine haciz işlemlerine başlandığı, hatanın fark edilmesi üzerine alacaklı vekili Avukat … tarafından 08.09.2016 tarihinde haciz kaldırma talebinde bulunulduğu, aynı gün İcra Müdürlüğünce haciz kaldırma müzekkerelerinin yazıldığı, haciz kaldırma müzekkeresine rağmen 21.09.2016 tarihinde davacının çalıştığı iş yeri tarafından davacının maaşından kesinti yapıldığı, ancak aynı gün maaş kesintisi yapılan bedelin davacının hesabına iade edildiği, davacının hesabından kesilerek icra dosyasına aktarılan herhangi bir meblağın bulunmadığı, haciz nedeniyle davacının maddi zararın bulunmadığı, manevi zarar yönünden ise dinlenen davacı tanığı …’in bankaların davacıya kredi vermediği, davacının evlilik alyansını sattığı yönündeki beyanlarının soyut beyanlardan ibaret olduğu, söz konusu kredi verilmemeye ilişkin davacının kredi talebinin bankalarca reddine yönelik somut delil ibraz edilmediği, davacının eşi …’nın beyanında bu olay nedeniyle eşi ile aralarında tartıştıklarını, hacizler nedeniyle altınlarını bozdurduklarını belirtmiş ise de davacının eşi olması nedeniyle beyanına itibar edilemeyeceği, davacı tarafça altınların ve davacının alyansının bozdurulmasına ilişkin somut delil ibraz edilmediği, ING Bank’taki 8,69 TL’lik hesap bakiyesi dışında hiçbir bankada davacının hesabının bulunmadığı, dolayısıyla davacının bu hesap dışında bankalar nezdinde herhangi bir hesabına haciz konulmadığı gibi kredi kartlarının bloke edildiğine dair icra dosyasında herhangi bir bildirim bulunmadığı, ayrıca davacı tarafça kredi kartlarının bloke edildiğine dair delil de ibraz edilmediği, haciz konulma ve kaldırılma tarihleri de nazara alındığında yaklaşık 15 günlük sürede sehven gerçekleşen eylem nedeniyle oluştuğu iddia edilen manevi zararların da davacı tarafça ispatlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, davalıların katılma yoluyla istinaf dilekçesinin reddine, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün HMK 370/1. maddesi gereğince ONANMASINA, HMK 302/5 ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, aşağıda dökümü yazılı 14,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.