Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2019/25 E. 2019/3932 K. 16.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/25
KARAR NO : 2019/3932
KARAR TARİHİ : 16.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kasten yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 30/05/2018 gün ve 2016/6966-2018/4594 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirine uygun olmayan davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme istemleri reddedilmelidir.
2-Davalı-karşı davacının diğer karar düzeltme istemine gelince;
Asıl ve karşı dava, kasten yaralama eylemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davacı-karşı davalının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, davalı-karşı davacının maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; davalı-karşı davacının temyizi üzerine karar Dairemizin 30/05/2018 gün, 2016/6966 esas ve 2018/4594 karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Davalı-karşı davacı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Asıl davada davacı-karşı davalı vekili, davalının müvekkilini bıçakla kasten yaralamak suretiyle organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olduğunu belirterek, işgöremezlik tazminatı yönünden oluşan maddi kaybın ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Karşı davada davalı-karşı davacı vekili, asıl davanın reddini savunarak, başından yaralanan müvekkilinin kendisini savunmak amacıyla yeğeni olan davacı-karşı davalıyı yaraladığını belirterek, olay nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, 01/10/2015 tarihli bilirkişi raporu benimsenerek davacı-karşı davalının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, davalı-karşı davacının maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 30/05/2018 gün, 2016/6966 esas ve 2018/4594 karar sayılı ilamı ile onanmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. (TBK m. 74) maddesi gereği ceza mahkemesinde verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesinin maddi vakıaların belirlenmesine ilişkin mahkumiyet kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olup taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacaktır.
Dosya kapsamından, … Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/395 esas sayılı dosyasında nitelikli kasten yaralama suçundan sanık olarak yargılanan davalı-karşı davacıya, davacı-karşı davalıya yönelik eyleminden dolayı verilen cezadan ilk haksız hareketin kim tarafından yapıldığının tespit edilemediği, bu durumun sanık lehine yorumlanması gerektiği, karşı tarafın haksız hareketleri sonrası kapılmış olduğu hiddet ve gazap duygularının etkisi altındayken eylemi gerçekleştiğirdiği gerekçesiyle 5237 sayılı TCK’nun 29. maddesi gereği ¼ oranında haksız tahrik indirimi yapıldığı, hükmün her iki sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından davacı-karşı davalı hakkında kurulan hükmün onanmak, davalı-karşı davacı hakkında kurulan hükmün ise eksik ceza tayini nedeniyle düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda; davalı-karşı davacının eylemini haksız tahrik altında gerçekleştirdiği maddi vakıa olarak kesinleşmiş ceza kararı ile tespit edilmiştir. Hükme esas alınan hesap bilirkişisinin raporunda, davacının maddi zararının hesaplanması sırasında haksız tahrik nedeniyle herhangi bir indirim yapılmamıştır. Mahkemece de haksız tahrik ile ilgili bir değerlendirme yapılmamış ve davacı-karşı davalı tarafından 01/10/2015 tarihli bilirkişi raporu uyarınca ıslahla talep edilen maddi tazminatın tamamına hükmedilmiştir. Haksız tahrik, zarara uğrayanın müterafik kusurunu ifade eder. Eylem tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 44/1 (6098 sayılı TBK’nun 52/1) uyarınca maddi tazminattan haksız tahrik indirimi yapılması gerekirken, aksi şekilde istemin tamamına hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. Bu yön gözetilmeden karar onanmış olduğundan, davalı-karşı davacının karar düzeltme istemi HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli, Dairemizin 30/05/2018 gün, 2016/6966 esas ve 2018/4594 karar sayılı onama kararı kaldırılmalı ve yerel mahkeme kararı açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440-442. maddeleri gereği yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle davalı-karşı davacının karar düzeltme isteğinin KABULÜNE, Dairemizin 30/05/2018 gün, 2016/6966 esas ve 2018/4594 karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA ve kararın davalı-karşı davacı yönünden açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalı-karşı davacının diğer karar düzeltme istemlerinin yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE ve tashihi karar talep eden davalı- karşı davacıdan önce alınan onama harcı ile peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/09/2019 günü oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Olayla ilgili yapılan ceza yargılamasında, eylemin ilk olarak hangi müşteki sanık tarafından başlatıldığının anlaşılamadığı başka bir anlatımla davacının olayı başlattığının kanıtlanamadığı bu nedenle her iki taraf içinde takdiren haksız tahrik indiriminin uygulanıldığı anlaşılmaktadır.
Eldeki dava haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. TBK’nın 74. maddesine göre Hukuk hakimi ceza mahkemesinin kusur oranı ile bağlı değildir. Ancak Ceza hakiminin maddi olguya ilişkin saptaması hukuk hakimini de bağlar. Somut olayda olayı kimin başlattığı ve kimin haksız tahrik altında kaldığı ceza mahkemesi tarafından tespit edilemediğine göre, hukuk hakimini bağlayıcı bir olgu da bulunmamaktadır. Şu durumda dosya kapsamına göre davacının olayı karşı tarafın başlattığını ve kendisinin de bu nedenle haksız tahrik altında kaldığını ispat edememesi nedeniyle karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun karar düzeltme isteminin kabulü yönünde oluşan görüşüne katılmıyoruz.16/09/2019