Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2019/1376 E. 2021/4010 K. 30.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1376
KARAR NO : 2021/4010
KARAR TARİHİ : 30.06.2021

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkmesinde görülen tazminat davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf isteminin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen kararın, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edimesi üzerine, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: KARAR

Davacılar vekili; olay tarihinde davacıların desteği …’ın sevk ve idaresindeki motorsikletin, davalı … ‘ın maliki davalı …’in sürücüsü olduğu araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacıların desteğinin hayatını kaybettiğini, davacıların destekten yoksun kaldıklarını belirterek şimdilik davacılardan … için 500,00 TL, … ve … için ayrı ayrı 250,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminat ile davacılardan … için 100.000,00 TL, … ve … için ise ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ; davaya konu aracın kendisine ait olduğunu, aracın diğer davalıya emaneten verildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … , davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, İstanbul 7.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/81 Esas- 2016/468 Karar sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama sonucunda sürücü …’in beraatine karar verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, söz konusu ceza yargılamasının kabulüne göre, olayın E-5 Karayolunun … mevki Metrobüs Durağı civarında gerçekleştiği, sanığın arıza sinyali nedeniyle aracını yolun sağına çekerek park ettiği süre ile kazanın meydana geldiği süre arasında bir dakikadan daha kısa bir sürenin bulunduğu, olayın olduğu saatte hava durumunun açık, yol yüzeyinin kuru olduğu, görüşü
engelleyecek herhangi bir etkenin bulunmadığı, buna göre sanık …’in Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 116. ve 135. maddelerinde belirtilen kurallara uygun şekilde aracını park ettiği, aracında arıza durumu söz konusu olan bir kişinin bu arızaya rağmen seyrine devam etmesinin kendisinden beklenemeyeceği, ayrıca aracın park lambalarını yakması ile kazanın meydana geldiği süre arasında bir dakika kadar bir sürenin geçmiş olması göz önüne alındığında bu süre zarfında sanığın başkaca bir önlem almasının fiziken mümkün bulunmadığı, kamera kayıtlarında ölenin kullandığı motosikletle seyrederken bilinmeyen bir nedenle sağa doğru ani bir manevra yaparak sanığın otomobilini park ettiği şeride geçtiği, buna göre olayda, sürücü …’in kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığı, ceza mahkemesi hâkimi tarafından yapılan bu belirlemenin aksinin eldeki dosya kapsamında da kanıtlanmadığı, kesinleşen maddi vakıaya göre davalı sürücünün kusurunun bulunmadığı, davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davacılar vekilinin yerinde olmayan aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat ilişkindir.
Davaya konu trafik kazası neticesinde İstanbul 7.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/81 Esas- 2016/468 Karar sayılı dosyası kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 25/07/2014 tarihli raporda dosyamız davalısı …’in kusursuz, müteveffa …’ın ise asli kusurlu olduğu değerlendirilmiş, bunun üzerine ceza mahkemesince İstanbul Teknik Üniversitesinden seçilen bilirkişi kurulundan ek rapor aldırılmış, 22/12/2014 tarihli raporda davalı …’in tali kusurlu, müteveffa …’ın ise asli kusurlu olduğu kanaatine varılmış, son olarak Yıldız Teknik Üniversitesinden seçilen bilirkişi kuruluna yeniden bilirkişi raporu tanzim ettirilmiş, 21/07/2016 tarihli bu raporda kurulda yer alan bilirkişi …, davalı …’in kusursuz, müteveffa …’ın asli kusurlu olduğu yönünde rapor vermiş, bilirkişi kurulunda yer alan diğer iki bilirkişi … İle … ise davalı …’in tali kusurlu, müteveffa …’ın asli kusurlu olduğunu belirtmişlerdir.
Eldeki maddi ve manevi tazminat istemli davada, kusurun belirlenmesi için trafik kusur ve hasar uzmanı bilirkişi … tarafından tanzim edilen 14/01/2015 tarihli raporda davalı sürücü …’in meydana gelen kazada % 25 oranında tali kusurlu, müteveffa motorsiklet sürücüsü …’ın ise % 75 oranında asli kusurlu olduğu kanaatine varılmış, itiraz üzerine aynı bilirkişiden alınan 15/12/2015 tarihli ek raporda kök rapor ile aynı oranda kusur tespiti yapılmıştır.
Buna göre; ceza dosyasında alınan kusur raporları ile mahkemece alınan kusur raporları arasında farklılıklar olduğundan bilirkişi raporları arasında çelişki meydana gelmiştir.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş, ceza dosyasının kül halinde getirtilerek, ceza dosyasındaki kaza tespit tutanağı, ceza dosyası kapsamında alınan kusur bilirkişi raporları ile mahkemece kusura ilişkin aldırılan kök ve ek bilirkişi raporları da irdelenmek suretiyle kusur dağılımına ilişkin çelişkilerin giderilmesi ve davacıların desteğinin davaya konu olayda kusuru olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak karar verilmesidir. Yukarıda açıklanan nedenlerle bilirkişi raporları arasındaki kusur durumuna ilişkin çelişki giderilmeden hüküm kurulması doğru olmamış, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddiyle dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 30/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.