YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1295
KARAR NO : 2019/3231
KARAR TARİHİ : 10.06.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı …Bankası AŞ Finike Şubesi vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve … aleyhine 21/06/2002 gününde verilen dilekçe ile usulsüz kredi kullandırılması nedeniyle oluşan banka zararına ilişkin maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 24/10/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, kredi çekilmesine ilişkin yetki bulunmayan vekaletnameye istinaden vekile usulsüz kredi kullandırılması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalılardan …’in davacı bankanın Finike Şubesinde banka müdürü, davalı …’un amir olarak görev yaptıkları dönemde Nedret Vatansever’in kredi çekme yönünde yetki vermediği vekaletname ile vekili Ümit Vatansever’e kullandırılan kredide usule uygun davranmadıklarını, bu durumun müfettiş raporuyla tespit edildiğini, davalılar hakkında görevi ihmal suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.838,55 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların yetkisiz vekaletname ile kredi kullandırmalarının zararın doğumunda doğrudan etkili olmadığı, görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmedikleri, bu nedenle davalıların iddia edilen zarardan sorumlu olmadıkları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3/2. maddesinde “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Ret gerekçeleri aynı olan ve aynı vekille temsil edilen davalılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece müşterek ve müteselsil sorumlulukları da gözetilmeyerek davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Ne var ki, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasının 5. ve 6. paragraflarının silinerek, yerine “Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine” şeklindeki cümlenin yazılmasına, davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA 10/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.