Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2018/619 E. 2018/8114 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/619
KARAR NO : 2018/8114
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 18/11/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat, kınama kararı verilmesi ve bu kararın yayınlanmasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, davalıların eylemleri, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğundan ayrı ayrı kınanmalarına ve bu kararın yayınlanmasına dair verilen 14/03/2017 günlü kararın istinaf incelemesinde; tarafların istinaf başvurusunun kabulüne, … 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/436 esas, 2017/106 sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek; davanın davalı … yönünden pasif husumet nedeniyle reddine, … ve Estetik Yayıncılık AŞ yönünden kısmen kabulüne, fazlaya dair tazminat ile kınama ve yayın talebinin reddine dair verilen 02/11/2017 günlü kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 20/11/2018 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının davalılardan …’e yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalılar … ve … Yayıncılık AŞ’nin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat, kınama kararı verilmesi ve bu kararın yayınlanması istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne, kınama kararı ile bu kararın yayınlanmasına karar verilmiş; hükme karşı davacı vekilinin ve davalılar vekilinin istinaf yolu başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince; tarafların istinaf başvurusunun kabulüne, davalı … yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddine, davalılar … ve … Yayıncılık AŞ yönünden davanın kısmen kabulüne, fazlaya dair tazminat ile kınama ve yayın talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, … Gazetesi’nin 16/05/2015 tarihli nüshasında ve www.sözcü.com.tr isimli internet sitesinde ”…’tan Erdoğan’a İlan-ı Aşk” başlığıyla yayınlanan yazı içeriğinde, müvekkilinin Cumhurbaşkanı hakkında ”Ona anam, babam, eşim, çocuklarım feda olsun” şeklinde sözler söylediği yazılarak toplumsal saygınlığının rencide edildiğini, oysaki müvekkili tarafından ”eşim” kelimesi kullanılmadığı halde bu sözün de eklenerek müvekkili tarafından söylenilmiş gibi gösterildiğini ve bu durumun kişilik haklarına zarar verdiğini belirterek manevi zararının tazmini ile kınama kararı verilmesi ve bu kararın ilan edilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından kullanılan “annem, babam, ben ve çocuklarım sana kurban olsun” şeklindeki ifadelerin davaya konu haber metni içeriğinde maksadını aşan ve değiştiren biçime sokacak nitelikte, toplum tarafından kabul görmeyip kişiyi rencide edecek şekilde “anam, babam, eşim ve çocuklarım …’a feda olsun” şeklinde ”eşim” kelimesi eklenip değiştirilmek suretiyle yayınlanmış olmasının, basın ve haber yapma hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu durumun davacının kişisel haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükme karşı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının söz konusu haber nedeniyle toplum nezdinde rencide olduğu, kişilik haklarının zarara uğradığı ayrıca haberin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilerek, tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, … 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/436 esas ve 2017/106 karar sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek; davalı … yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddine, davalılar … ve … Yayıncılık AŞ yönünden davanın kısmen kabulüne, fazlaya dair tazminat ile kınama ve yayın talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tarafından televizyon programında sarf edilen söz ve ifadelere, yazılı yayında kısmen ekleme olmuş ise de, yayının güncel olduğu, özle biçim arasındaki dengeyi bozacak mahiyette bulunmadığı, söz konusu yayında davacı tarafından kalıplaşmış, övgü mahiyetinde olan ifadelerin kullanıldığı, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak bir ifade bulunmadığı ve yayının bir bütün halinde davacının övgü halindeki beyanlarını içerdiği anlaşıldığından bölge adliye mahkemesince verilen kararın davalılar … ve … Yayıncılık AŞ yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince davalılar … ve …yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davacının davalılardan …’e yönelik temyiz itirazlarının ise (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve davalılar … ve … Yay. AŞ’den peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.