Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2018/5365 E. 2019/3544 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5365
KARAR NO : 2019/3544
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 05/10/2012 (asıl ve birleşen) gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle asıl davada manevi, birleşen davada maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen 30/12/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Karar başlığında birleşen … 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/661 esas sayılı dosyasının bilgilerine yer verilmemesi mahallînde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bozma sebebi yapılmamıştır.
Asıl ve birleşen dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin yardım gönüllülerini taşıyan Mavi Marmara isimli gemi ile Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla uluslararası sularda seyrederken … silahlı güçleri tarafından uygulanan saldırı nedeniyle yaralandığını, kötü muameleye ve psikolojik işkenceye maruz kaldığını belirterek manevi tazminat, birleşen davada aynı olay nedeniyle maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, davalı devletin silahlı güçleri tarafından gerçekleştirilen davaya konu eylemlerin hukuka aykırı olduğu ve davacının tazminat talep edebileceği, ancak anılan eylemlerin devletin egemenlik hakkına dayanarak yaptığı tasarruf eylemleri olup 5718 sayılı MÖHUK’un 49. maddesi uyarınca özel hukuk ilişkilerinden doğan hukuki uyuşmazlık olmadığı, davalı devletin yargı bağışıklığının bulunduğu, HMK’nın 114/1-a maddesine göre Türk Devleti’nin yargı yetkisinin bulunmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kamuoyunda “Mavi Marmara” yahut “Konvoy Hadisesi” olarak bilinen olay 31/05/2010 tarihinde meydana gelmiş olup Gazze’ye yardım götürmek amacıyla uluslararası sularda seyir halinde olan Mavi Marmara isimli gemiye …’nin silahlı güçleri tarafından saldırı gerçekleştirilmiştir. Bu saldırı nedeniyle on kişi yaşamını yitirmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştır. Davacı da olay sırasında yaralandığını ve insanlık dışı kötü muameleye maruz kaldığını belirterek … aleyhine eldeki asıl ve birleşen davayı ikame etmiştir.
Türk ve İsrail Hükümetleri arasında yapılan görüşmeler neticesinde, mahkemenin karar tarihinden sonra, 28/06/2016 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile … Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması” isimli anlaşma akdedilmiş, anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair 6743 sayılı Kanun 20/08/2016 tarihinde kabul edilerek 01/09/2016 tarihinde Resmi Gazete’nin 29818 sayısında yayımlanmış, anlaşma Bakanlar Kurulu tarafından 07/09/2016 tarihinde onaylanarak 09/09/2016 tarihinde bu kararın Resmi Gazete’de yayımlanması ile yürürlüğe girmiştir.
1982 Anayasasının “Milletlerarası Andlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90/5. maddesi uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmünde olup anılan usul anlaşması hükümlerinin derdest davalarda da uygulanacağı anlaşmanın 4. ve 5. maddelerinden anlaşılmaktadır.
Anlaşmanın 4. maddesinde; “Türkiye ve İsrail, diğer tarafa veya diğer taraf adına hareket edenlere hukuki veya başka bir sorumluluk yüklemeyecekleri ve bu anlayışın taraflardan herhangi birinin veya taraflar adına hareket edenlerin cezai veya hukuki sorumluluğu kabul ettiği veya üstlendiği şeklinde yorumlanmayacağı hususlarında mutabıktır. Her halükarda, bu anlaşma, İsrail’in, İsrail adına hareket edenlerin ve İsrail vatandaşlarının, Türkiye Cumhuriyeti veya Türk gerçek veya tüzel kişileri tarafından konvoy hadisesiyle ilgili olarak kendilerine yönelik doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye’de yapılmış veya yapılacak her türlü hukuki ya da cezai talebe ilişkin her türlü sorumluluktan tamamen muaf tutulmalarını sağlayacaktır” hükmü, 5. maddesinde; “Herhangi bir Türk gerçek veya tüzel kişisi tarafından veya bu kişiler adına, İsrail Hükümeti veya gerçek veya tüzel kişilerine karşı herhangi bir para talebi öne sürülmesi veya taleplerin sürdürülmesi halinde, yukarıdaki hükümlere bakılmaksızın, İsrail Hükümeti, onun adına hareket edenler ve/veya İsrail vatandaşlarının tüm kayıpları, masrafları, hasarları ve/veya harcamaları Türk Hükümeti tarafından karşılanacaktır ” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan düzenleme karşısında mahkemece; davaya konu Mavi Marmara olayı (Konvoy Hadisesi) ile ilgili olarak … aleyhine yapılmış eldeki tazminat talebi nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 124/2. maddesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti Maliye Hazinesi’ni davaya dahil etmek üzere davacı tarafa süre verilmesi ve dahil edildiği takdirde temyiz aşamasında yürürlüğe giren anılan anlaşmanın tüm maddelerini birlikte değerlendirerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.