YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5196
KARAR NO : 2019/1521
KARAR TARİHİ : 18.03.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı … vekili Avukat … tarafından, davalı-karşı davacı … aleyhine 27/04/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istenmesi, karşı davada; davalı-karşı davacı … vekili Avukat … tarafından davacı-karşı davalı … aleyhine 17/05/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve karşı davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 11/02/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Asıl dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemi, karşı dava ise kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın ve karşı davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, davalının Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığı’na ve Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçeleri verdiğini, bu dilekçelerde davalının asılsız beyanlarda ve ithamlarda bulunduğunu, bu eylemler ile davacının itibarına zarar verildiğini belirterek uğradığı manevi zararın tazminini istemişlerdir.
Davalı-karşı davacı, davacının rektör olduğu dönemde kendisi hakkında soruşturma açılmasını sağlayarak görevinin kötüye kullandığını, açılan disiplin soruşturmaları ile yıpratıldığını belirterek kişilik haklarına saldırı nedeniyle oluşan manevi zararının tazminini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar kamu görevlisi olup, her iki tarafın da eylemleri görevleri sırasında yapmış oldukları işlemler nedeniyle tazminat talep edildiği, bu nedenle idare’ye karşı dava açılması gerektiği belirtilerek Anayasa 129/5 maddesi gereğince husumet yokluğu nedeniyle her iki davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasa’nın 129/5 maddesinde; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, ancak idare aleyhine açılabileceği benimsenmiştir. Ne var ki, bu kural mutlak olmayıp; idari yetkilerin kullanılma alanı ile, eş anlatımla, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Özellikle, haksız eylemlerde; kamu görevlisinin, Anayasa’nın bu güvencesinden yararlanma olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda; davacı-karşı davalı …, dava dilekçesinde; davalı-karşı davacının Yüksek Öğretim kurumu Başkanlığı’na ve Cumhuriyet Savcılığına
kendisi hakkında şikayet dilekçeleri gönderdiğini, bu şikayet dilekçelerinde davalının kendisine haksız ithamlarda bulunduğunu, iş ve arkadaş çevresi önünde küçük düşürdüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Şu halde davacı-karşı davalı, davalı- karşı davalının açıkça kişisel kusuruna dayanarak tazminat isteminde bulunmuştur. Kamu görevlilerinin, kişisel kusuruna dayanan davalar, adli yargı yerinde ve özel hukuk hükümleri uyarınca çözümlenmelidir. Kamu görevlisi konumunda bulunan karşı davacı hakkında Anayasa m. 129/5 hükmünün uygulanabilmesi söz konusu olamayacağından husumet yokluğu nedeni ile ret kararı verilmiş olması doğru değildir. Mahkemece, karşı davanın esası incelenmeli ve taraf delilleri toplanmalı ve oluşacak sonuca karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, karşı davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.