Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2018/2002 E. 2019/3997 K. 18.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2002
KARAR NO : 2019/3997
KARAR TARİHİ : 18.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar … ve diğerleri vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve … aleyhine 01/11/2012 gününde verilen dilekçe ile trafik kazasına bağlı yaralanma ve araç hasarı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılardan … yönünden davanın husumet yönünden reddine; diğer davalı yönünden maddi tazminat isteminin kabulü ile manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen 27/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davacıların davalılardan …’a yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma ve araç hasarı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan … yönünden husumet nedeniyle talebin usulden reddine; diğer davalı yönünden maddi tazminat isteminin kabulüne; manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; davalılardan …’ın sahibi olduğu, diğer davalının sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı traktör ile müvekkillerinden …’ın sürücüsü, …’ın sahibi olduğu, diğer müvekkilinin ise yolcu olarak bulunduğu… plakalı araç arasında 29/08/2012 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde müvekkillerinden … ve …’ın yaralandığını ve …’a ait aracında hasar gördüğünü, davalılardan …’in taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan … Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/142 esas, 2014/299 sayılı kararı ile cezalandırılmasına karar verildiğini belirterek, davacı …’ın yaralanması nedeniyle geçici işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat, davacı …’un yaralanması nedeniyle manevi tazminat, davacı …’in aracında oluşan hasar nedeniyle de maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece; davalılardan …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın malikinin 05/11/1985 tarihinden itibaren dava dışı… olduğu gerekçesi ile davalılardan … yönünden husumet yokluğu nedeniyle talebin reddine; diğer davalı yönünden kusur ve hesap bilirkişi raporları hükme esas alınarak maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesi hükmüne göre, başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu ispat edemediği takdirde kayda göre araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralanması, ariyeti veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi;
işletendir. Aynı Kanunun 85. maddesi hükmüne göre ise bir motorlu aracın işletilmesinden doğan zarardan o aracın işleteni sorumlu olur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3 ve 19. maddeleri hükümlerine göre trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin bir üçüncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Bu bakımdan işletenliğin kayda aykırı olarak başkasına geçmiş bulunduğu her zaman ispatlanabilir.
Dosya kapsamından; kazaya kusuru ile sebep olan davalılardan …’in sevk ve idaresinde olan … plaka sayılı aracın 05/11/1985 tarihinden itibaren dava dışı…’a ait olduğuna ilişkin trafik tescil kayıtları esas alınarak davalılardan … yönünden husumet nedeniyle talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, dava dilekçesi ekinde yer alan ruhsat fotokopisinde belirtilen aracın olay tarihinden önce 09/04/2010 da davalılardan …’a noter yolu ile satışının yapıldığına dair şerh bulunduğu ve cevap dilekçesinde traktörün kendisine ait olmadığına ilişkin bir savunmasının da bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, anılan davalının işleten sıfatının bulunup bulunmadığının etraflıca araştırılarak hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme sonucu karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Davacılardan … ve …’ın temyiz itirazlarına gelince;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (Mülga 818 sayılı BK m.47) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; olayın oluş şekli, tarafların kusur durumları, yaralanma dereceleri ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarları azdır. Bu itibarla, daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bu nedenle de bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1-2) no’lu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.