Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2017/2106 E. 2017/3391 K. 29.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2106
KARAR NO : 2017/3391
KARAR TARİHİ : 29.05.2017

Davacı … ve … vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 10/04/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/04/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davalılardan temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, müşterek çocukları rahatsızlanması sonucu götürdüklerini, davalılardan tedavi uygulamaları nedeniyle çocuklarının vefat ettiğini belirterek, uğradıkları maddi ve manevi zararın giderilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalılardan aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, davalılardan hakkındaki dava, 15/10/2014 tarihli celsede tefrik edildiği halde, adı geçen davalının karar başlığında gösterilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Davalılardan emyiz itirazlarının incelenmesinde;
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.

Davaya konu edilen olayda; hemşire olarak görev yapan davalının, görevi sırasında ve görevinden dolayı davacıları zarara uğrattığı ileri sürülmektedir. Anayasa’nın 129/5 maddesi ile 657 sayıl maddesi gereğince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre; davalıya husumet tevcih edilmesi doğru değildir.
Mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek, adı geçen davalı hakkında davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile işin esasına girilerek karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davalılardan …’ın temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamından, adı geçen davalının görevlendirildiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Adı geçen davalının statüsü belirlenerek husumet durumu değerlendirilmelidir. Bu konuda araştırma yapılmadan adı geçen davalı hakkında esastan karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılardan ve …’ın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan … ile alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.