Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2017/210 E. 2019/3490 K. 24.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/210
KARAR NO : 2019/3490
KARAR TARİHİ : 24.06.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 10/11/2015 gününde verilen dilekçe ile zilyetliğin tespiti ve korunması istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; tespit talebinin kabulüne dair verilen 11/02/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, zilyetliğin korunması ve mülkiyetin tespiti ile aracın teslimi istemine ilişkindir. Mahkemece, zilyetliğin korunması açısından davanın kabulü ile aracın davacıya teslimine, mülkiyetin tespiti talebi yönünden mahkemenin görevsizliği ile dosyanın görevli Çeşme Asliye Hukuk gönderilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin, davalının murisi…’den davaya konu aracı 20/11/2006 tarihinde satın aldığını, ancak aracı tamir ve bakımını yaptırdıktan sonra satmayı düşündüğünden vergi harç gibi masraflardan kaçınmak için…’den satış vekaleti aldığını, 2012 yılında aracı 3.kişiye satmak için notere gittiğinde aracı satan…’nin 2011 yılında vefat ettiğini ve bu nedenle satış vekaletinin geçerliliğinin kalmadığını öğrenince davalıya telefon ederek mirasçıları olarak aracın satışı için yeni bir vekaletname gönderilmesini istediğini, ancak davalının bu durumu kabul etmediğini, araç üzerinde hak iddia ettiğini belirterek dava konusu aracın mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine, müvekkilinin araç üzerindeki zilyetliğinin korunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin deliller tartışılmadan davanın reddine karar verilmiştir.
Anayasa’nın 141’nci maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’ nun ”Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesinde; hükümde nelerin yer alacağı belirtilmiştir. Özellikle 1. fıkranın (c) bendinde ‘Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” kapsayacağı belirtilmiştir.
Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Tüm bu açıklamalar ışığında temyiz konusu karara bakıldığında; gerekçede sadece iddia ve savunmanın özetlendiği, HMK 297/1-c madde ve bendinde yeralan diğer unsurlara yer verilmediği görülmektedir. Buna göre, Anayasa’nın ve HMK’nın aradığı anlamda bir gerekçeden bahsedilebilmesi mümkün değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.