Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2017/1475 E. 2020/860 K. 25.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1475
KARAR NO : 2020/860
KARAR TARİHİ : 25.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 26/08/2014 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeniyle rücuen tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 03/05/2016 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 25/02/2020 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı adına gelen olmadı, karşı taraftan davacı vekili Avukat Sonay Köknar Atak geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kurum zararı nedeniyle rücuen tazminat tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı idare vekili; dava dışı Ömer Gürdere’nin bulantı, kusma ve benzeri ağrıları olduğu gerekçesiyle 17/05/2008 tarihinde İstanbul Fatih Sultan Mehmet Hastanesi’ne başvurduğunu, davalı doktorun görevini gereği gibi yapmadığını, sonrasında yanlış tedavi nedeniyle hastanın testisinin alındığını, idare mahkemesince olayda hizmet kusurunun varlığından bahisle davanın kabul edildiğini, davacı kurum tarafından dava dışı şahıs ve ailesine 14/05/2013 tarihinde 155.601,38 TL ödeme yapıldığını, davaya konu olayda davalının kusurlu olduğunu, mesleğinde gereken dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle, davacı idarenin tazminat ödemek zorunda kaldığını belirterek, yapılan ödemenin davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; gereken tıbbi müdahalenin davalı tarafından yapıldığını, Adli Tıp Kurumu raporunun denetime elverişli olmadığı için hükme esas alınamayacağını, hasta ve ailesinin Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde önerilen muayeneyi reddettiğini, müdahaledeki gecikmenin tüm olumsuz sonuçlarının davalıya yükletilmeye çalışıldığını, bu durumun hakkaniyete uygun olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava dışı hastanın hastalığının teşhis ve tedavisinde davalı hekimin kusurlu davranması sonucunda zararın oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesinin 02/12/2015 tarihli raporundan, dava dışı hastanın 17/05/2008 tarihinde Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurduğu, yapılan tetkikler sonucu evine gönderildiği, evde ağrılarının şiddetlenmesi üzerine 19/05/2008 tarihinde aynı hastanenin acil servisine başvurduğu, burada skrotal dopler USG istendiği, özel bir merkezde 20/05/2008’de yapılan skrotal dopler USG ile sağ testis torsiyonu saptandığı, Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yatışının yapıldığı ve aynı tarihte orşiektomi uygulandığı, kişinin 17/05/2008 tarihinde şikayetleri üzerine başvurduğu; bu tarihte testis ağrısı şikayetinin de olduğu, klasik tıp bilgilerine göre testis ağrısı durumunda testis torsiyonu düşünülerek bu yönde değerlendirilmeler yapılıp, üroloji konsultasyonu istenmesi gerektiği, bu nedenle Dr. …’in uygulamasında eksiklik bulunduğu, ayrıca hastanın 19/05/2008 tarihli başvurusunda acil olarak değerlendirilip ameliyata alınmamasının da eksiklik olduğu, ancak testis torsiyonunun testis kaybı ile sonuçlanmasında kişinin ilk müracaatındaki eksiklikler yanında hastanın ağrılara rağmen iki gün sonra tekrar hastaneye müracaat edip, dopler USG’yi bir gün sonra yaptırmasının da etkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu halde hükme esas alınan raporda zararın oluşmasında etken olan kusurun üç başlıkta toplandığı görülmektedir, bunlardan ilki 17.05.2008 tarihinde acil serviste davalı doktorun yapmış olduğu müdahaledeki eksiklikler, ikincisi dava dışı hastanın 19/05/2008 tarihli başvurusunda durumun acil olarak değerlendirilip ameliyata alınmaması nedeniyle o gün görevli olan idare personelinin kusuru ve sonuncusu da hastanın ağrılara rağmen iki gün sonra tekrar hastaneye müracaat edip, dopler USG’yi bir gün sonra yaptırmasıdır. Şu halde, mahkemece davalının, davacı idarenin ve hastanın kusurlarının ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ve kusur oranlarının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
3-Yargılama boyunca dinlenen tanık beyanlarına göre, olayın meydana geldiği dönemde hastane acil servisindeki yoğunluk ve görevli doktor sayısının azlığı gözetildiğinde olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi gereğince tespit edilen tazminattan davalı yararına uygun oranda bir indirim yapılması gerekirken mahkemece davacı talebinin rücuen tazminat istemi olması nedeniyle tazminattan indirim yapılamayacağı gerekçesiyle talep gibi karar verilmesi de hakkaniyete uygun olmamış, bu durumda kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.