Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2017/1458 E. 2020/861 K. 25.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1458
KARAR NO : 2020/861
KARAR TARİHİ : 25.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : 1-… 2-… 3-…

Davacı Ziraat Bankası AŞ …Şubesi vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 20/07/2004 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/03/2016 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı … vekili ve davalılar … ve … tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 25/02/2020 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı banka vekili Avukat … ile karşı taraftan davalı … vekili Avukat …, davalı asıl … geldiler diğer davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava tarihinin 20/07/2004 tarihi olması gerekirken, 02/04/2014 tarihi olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmekle bozma sebebi yapılmamıştır.
1-Dava, kurum zararı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davacı vekili, davalı … vekili ile davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı banka vekili; banka çalışanı olan davalıların sorumlu olduğu dönemde kullandırılan tarımsal kredilerin, asıl borçluları tarafından ödenmemesi üzerine bankanın zarara uğradığını, yapılan soruşturma neticesinde oluşan zarardan sorumlu oldukları tespit edilen davalılar hakkında icra takibine başlandığını, ödeme emrine karşı itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın kaldırılması istemlerinin icra tetkik mercii hakimliğince reddedildiğini ve karşı taraf yararına icra inkâr tazminatına hükmedildiğini belirterek, banka aleyhine hükmolunan icra inkâr tazminatının kaldırılması ve davaya konu kredi borcu nedeniyle oluşan zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı … vekili; müvekkilinin kanuni sorumluluğu için gerekli şartların oluşmadığını, asıl borçlu hakkında başlatılan takipte aciz vesikası alındığı takdirde davalıya başvurulabileceğini, kredilerin mevzuata uygun olarak ve üst yöneticilerin bilgisi dahilinde
kullandırıldığını, usulsüz bir işlem yaptığı ispat edilirse ancak o zaman mâlen sorumlu olacağını, davanın disiplin kurulu kararına aykırı olduğunu, şartları oluşmayan davanın usul ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili; usulsüz olarak verildiği iddia edilen kredi işlemlerinin davacı bankanın merkez şubesinin yetkisi dahilinde olduğunu, Çorum merkez şubesi adına işlem yapıldığını, davanın disiplin kurulu kararına aykırı olduğunu, dava değeri ile verilen kredi arasında hiçbir bağlantı olmadığını, icra inkâr tazminatının bu dava ile ilgisi olmadığını, alacağın asıl borçludan tahsiline dair bir işlem yapılmadığı gibi genel müdürlük talimatıyla, başlatılan takiplerinde sık sık durdurulduğunu, müvekkiline atfedilebilir bir kusur bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …; kredi verilmesinde bir sorumluluğu bulunmadığını, kendisinin ziraat mühendisi olduğunu, hayvancılık kredisi açılmasının merkez şubesinin yetkisinde olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. HMK’nın 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanmasını veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği belirtilmiştir. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemenin hükme esas aldığı son bilirkişi raporu ile dosyada daha önce alınan bilirkişi raporları ve aynı nitelikteki kredi işlemlerine dair alınan raporlar arasında kusur yönünden çok açık çelişkiler olduğu anlaşılmakta olup mahkemece, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiştir.
2-Dosyanın temyiz duruşmasında davacı vekilince faiz hariç asıl alacağın kredi borçlularınca ödendiği yönünde sözlü beyanda bulunulduğuna göre davaya konu kredi borcunun asıl borçlusu tarafından ödenip ödenmediği usulünce araştırılarak, karar tarihinden sonra yapılan bir ödeme varsa mahkemece bu ödeme konusunda da değerlendirme yapılmak ve dosya kapsamına göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davacı banka yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara, davalı … yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma avukatlık ücretininde davacı bankaya yükletilmesine, taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 25/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.