Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/9971 E. 2018/6091 K. 11.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9971
KARAR NO : 2018/6091
KARAR TARİHİ : 11.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı U Yargıtay Ek Bina-1
Vekaletler Caddesi, No: 3 Bakanlıklar / ANKARAElektrik Dağıtım AŞ aleyhine 04/05/2015 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikâyet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının elektrik enerjisi hakkında hırsızlık iddiasıyla hakkında haksız şikâyette bulunduğunu, bu nedenle hakkında kamu davası açıldığını, olay nedeniyle yargılandığını, davalı kuruma elektrik sayacı aboneliği yaptırmak için başvurduğunda bu davanın sürekli önüne çıktığını ve bu olayın kendisini üzdüğünü belirterek uğradığı manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının eylemlerinin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu değerlendirilerek isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Şikâyet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde hiçbir olgu veya emare bulunmaksızın sadece muhatabı cezalandırma kastıyla yapılan durumlarda şikâyet hakkının, hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından yapılan şikâyet sonucunda davacı hakkında iddianame düzenlenerek Yargıtay Ek Bina-1
Vekaletler Caddesi, No: 3 Bakanlıklar / Yargıtay Ek Bina-1
Vekaletler Caddesi, No: 3 Bakanlıklar / ANKARA Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/200 esas sayılı dosyasında elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda davalının üzerine atılı suçu işlediği sabit olmadığından, diğer bir anlatımla delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davalı kurum çalışanları tarafından, davacının kaçak elektrik kullandığından bahisle tutanak düzenlendiği, bunun üzerine davalı kurumun davacı hakkında elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan dolayı Yargıtay Ek Bina-1
Vekaletler Caddesi, No: 3 Bakanlıklar Yargıtay Ek Bina-1
Vekaletler Caddesi, No: 3 Bakanlıklar / ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunması üzerine yapılan soruşturma sonucunda kamu davası açılmasında yeterli delil ve emare görülerek elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçu nedeniyle kamu davası açıldığı nazara alındığında, davalının şikâyetçi olmasında somut bir takım emarelerin bulunduğu anlaşılmakla, şikâyetin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı kabul edilerek adı geçen davalı hakkındaki haksız şikâyet nedeniyle açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.