Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/9471 E. 2018/6579 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9471
KARAR NO : 2018/6579
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı İçişleri Bakanlığı vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 14/04/2011 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı Kanundan kaynaklanan rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılar … ve … yönünden açılan davanın reddine, davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen 02/02/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Aynı maddenin, 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanun’un 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması hâlinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması hâlinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında tebligatın muhatabın öncelikle bilinen en son adresine, iade edilmesi hâlinde ise mernis adresine çıkartılması gerekmektedir.
Davalı …’e, son bilinen adresinde, gerekçeli karar ve davacının temyiz dilekçesi Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ çıkartılmış olup, bu tebligat geçerli değildir. Davalı … adına gerekçeli kararın ve temyiz dilekçesinin, öncelikle bilinen adresine tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılamaması ve adres kayıt sistemindeki adresinin farklı olması hâlinde öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi hâlinde “mernis adresi” şerhi verilerek tebligat çıkartılarak, usulüne uygun şekilde tebliğ sağlandıktan ve yasal temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
2-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 471. maddesinde, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayetin, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de; özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkumiyet sebebine dayanan kısıtlılık halinin, kişinin hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden kalkacağı öngörülmüştür.
UYAP kayıtlarından; davalı …’ın 04/04/2016 tarihinde cezaevinden çıkmasıyla vesayetin sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece gerekçeli kararın ve davacının temyiz dilekçesinin bizzat davalıya tebliğ edilmesi gerekirken, vesayet yasa gereği kendiliğinden sona erdiği hâlde vasiye tebliğ edilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından, usulüne uygun şekilde davalı asıla gerekçeli karar ve davacının temyiz dilekçesinin tebliği sağlanarak temyiz süresi beklenildikten sonra tekrar gönderilmek üzere dosyanın geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 25/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.