Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/9336 E. 2018/6238 K. 16.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9336
KARAR NO : 2018/6238
KARAR TARİHİ : 16.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … tarafından, davalı … aleyhine 04/02/2016 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava; hakaret nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı; … 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/430 Esas sayılı dosyasının duruşmasına sanık olarak katıldığını, davalının ise ceza yargılamasındaki katılanların vekili olduğunu ve ceza yargılaması duruşmasında kendisine hakaret ettiğini, yargılama ile ilgisi olmaksızın şahsına yönelik saldırıda bulunduğunu belirterek manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkemece; ceza yargılamasına dayanılarak, davalının davacıya yönelik söylemlerinde savunma sınırlarını aştığı ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ceza Mahkemesince, her ne kadar davaya konu edilen olay nedeniyle davalı hakkında verilen mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları mahiyeti itibariyle hukuk hâkimini bağlamaz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre, ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun en önemli temellerinden birisi olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS’nin 10. maddesinin ikinci fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir, çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. 10. maddede benimsenen ifade özgürlüğü bu şekilde olmakla birlikte, yine de bu dar bir yorum gerektiren istisnalar içermektedir ve bu hakkı kısıtlama ihtiyacının ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekmektedir (Pakdemirli/Türkiye Başvuru no: 35839/97, 22 Şubat 2005).
Dava konusu edilen olayda; … 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/430 esas sayılı dosyasında davalının, katılan vekili olarak 06.01.2012 tarihli duruşmada beyanda bulunduğu ve davacı hakkında dava konusu edilen ifadeleri söylediği görülmüştür.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu Karabük 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/430 esas sayılı dosyasının 06/01/2012 tarihli duruşmasında, davalı tarafından davacıya yönelik söylenen ifadelerin, kişisel değer yargısı niteliğinde, nezaket dışı ve rahatsız edici mahiyette olduğuna kuşku bulunmamakla birlikte eleştiri amaçlı kullanılmış ifadeler olup, bu söz ve cümlelerin bütün olarak ve olayın bağlamı içinde değerlendirilmesi sonucunda davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilmesi doğru değildir.
Mahkemece belirtilen bu hususlar gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.