Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/9133 E. 2018/6393 K. 22.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9133
KARAR NO : 2018/6393
KARAR TARİHİ : 22.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 17/06/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 07/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikâyet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, ikamet ettiği apartmanın aynı zamanda yöneticisi olduğunu, iskan izni alınma aşamasında alt kattaki sığınağın boş vaziyette görevlilere gösterilmesi gerektiğini, ancak oraya bırakılmış eşyalar olduğunu, eşyaların sahibini uzun süre araştırdığını ancak bulamaması üzerine, oğlunun köydeki evine götürdüğünü, orada muhafaza ettiğini, daha sonra bu eşyaların davalıya ait olduğunu öğrendiğini, davalıya eşyaları istediği zaman alabileceğini söylemesine rağmen, davalının eşyalarının çalındığı iddiasıyla şikâyetçi olduğunu, bunun üzerine davacı hakkında kamu davası açıldığını ve sonuçta kasıt unsuru bulunmadığından beraatine karar verildiğini, “dolayısıyla haksız yere şikâyet edilerek yargılanmasına neden olunduğu gerekçesiyle” uğranılan zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıyı hırsızlıkla suçlamasının davacının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesine göre; hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Mahkemece hükmedilecek tazminatın belirlenmesinde dava edilen sonuç istemin aşılıp aşılmadığının incelenmesi zorunludur.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile dava dilekçesinden, davacının davasını haksız şikâyete dayandırdığı; davalının kendisine hırsızlık isnadında bulunduğunu, bu nedenle hakkında kamu davası açıldığını, ceza yargılaması sonucunda hakkında beraat kararı verildiğini belirterek, davalının haksız şikâyeti nedeniyle yaşadığı elem ve üzüntünün kısmen de olsa telafisi için manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece ilk aşamada yerinde bir tespitle şikâyetin anayasal şikâyet hakkı sınırlarında kaldığı vurgulanmış ise de devamında, dava dilekçesinde açıkça, davalının, davacıyı herkesin duyacağı şekilde hırsızlıkla suçlama eyleminden bahsedilmediği ve bu nedenle bir tazminat talep edilmediği halde ayrıca bu yönde de inceleme yapılarak, “davacıyı hırsızlıkla suçlamasının onun kişilik haklarını ihlal ettiği…” gerekçesiyle davalının manevi tazminat ödemekle sorumlu kabul edilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiştir. Dava dilekçesi kapsamında değerlendirme yapıldığında şikâyet için yeterli emare bulunduğu ve davalı eyleminin anayasal şikâyet hakkının kullanılması niteliğinde olduğu da gözetilerek istemin tümden reddi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davalının manevi tazminattan sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.