Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/8897 E. 2018/6166 K. 15.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8897
KARAR NO : 2018/6166
KARAR TARİHİ : 15.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … İşletmeleri Genel Müdürlüğü (…) vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 22/09/2014 gününde verilen dilekçe ile yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat, yapılan saldırının önlenmesi ve yayın istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, diğer taleplerin reddine dair verilen 08/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, internet yoluyla kişilik haklarına yapılan saldırının önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ve yayın istemlerine ilişkindir. Mahkemece, manevi tazminata ilişkin istemin kısmen kabulüne, diğer istemlerin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalıların içerik sağlayıcısı oldukları “www.olay53.com” isimli internet sitesinde “… Tüketicinin Parasını Böyle Buharlaştırıyor” başlığı altında gerçek dışı ve tüketicileri …’dan soğutmaya yönelik kasıtlı bir yazı yazıldığını, yazının amacının …’u kötülemek suretiyle zarar vermek, tüketicilere “… sizi yontuyor” mesajı iletmek olduğunu, davalıların yönetimindeki sitede sistematik bir karalama kampanyası yürütüldüğünü, kamu iktisadi teşebbüsü olan davacının tacir olarak ticari itibar ve markasına, kişilik haklarına yönelik saldırı sonucu maddi zarara da uğradığını, ancak bu zararı kestirmenin zorluğu nedeniyle zarar miktarının tespitinde TBK’nun 50/2. maddesindeki kriterlerin uygulanmasını talep ettiklerini, yazının internet sitesinde yayını sonrasında… Sulh Ceza Hâkimliğince erişimin engellenmesine karar verildiğini belirterek, maddi ve manevi zararların giderilmesine, kişilik haklarına yönelik saldırıların önlenmesine ve kararın yayınlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili; kamu kurumu niteliğindeki davacı kuruluşun haber sitesinde yer alan yazı nedeniyle saygınlığının ve marka değerinin azaldığını ileri sürmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, haberin kasıtlı bir haber olmayıp, davacı kurumun yazıda iddia edilen sıkıntılarını giderme konusunda yol gösterme ve eleştiri amacı taşıdığını, davacı kurumun daha iyi bir şekilde yönetilmesi, eksikliklerinin belirlenmesi ve daha iyiye ulaşmada yol gösterici olması açısıdan yazıya olumsuz bir mana yüklenemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalının yazı içeriğinin gerçekliği konusunda herhangi bir delil sunmadığı, haberin davacının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle erişimin engellenmesine karar verildiği, yazı içeriğinin eleştiri mahiyetinde olmayıp, haberin veriliş şekli dikkate alındığında davacıyı kamuoyunda küçük düşürüp piyasada olumsuz bir imajın oluşmasına sebebiyet vereceği ve kişilik haklarına ve ticari itibarına saldırı niteliğinde olduğu, haberde kamu yararı bulunmaması nedeniyle basın özgürlüğünün üstün tutulamayacağı gerekçesiyle, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, maddi tazminat istemi ispat edilemediğinden ve erişimin engellenmesine karar verildiğinden diğer istemlerin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak, ifade özgürlüğünün sözleşmenin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen haber veya fikirler için değil, aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın demokratik toplum olamayacağını belirtmiştir. 10. maddede güvence altına alınan bu hak bazı istisnalara tabi ise de, bu istisnaların dar yorumlanması ve bu hakkın sınırlandırılmasının ikna edici olması gerekir. Basın özgürlüğü bağlamında, gazetecilerin kanıtlayamayacağı söylenti ve iddiaların yayınlanması yönünden ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi doğruluk koşulunu makul olmayan, hatta olanaksız bir talep olarak değerlendirip, basının sadece bütünüyle kanıtlanmış olguları yayınlama zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılması halinde hemen hemen hiçbir şeyin yayınlanamayacağı, bunun da basın özgürlüğüne zarar vereceği yönündedir.
Somut olayda, davalıların internet ortamında yayınladıkları davaya konu yazı bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı kurumun uygulamalarına ilişkin kamuoyuna yönelik eleştiri mahiyetinde değerlendirilmesi gereken beyanlar içerdiği, yazının düşünce açıklaması ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, ayrıca kamu yararının bulunduğu, kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davalıların manevi tazminatla sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.