Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/7624 E. 2018/6064 K. 10.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7624
KARAR NO : 2018/6064
KARAR TARİHİ : 10.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … Bakanlığı vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve … aleyhine 18/03/2015 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı Kanun’dan kaynaklanan rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/09/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davalılardan …’e dava dilekçesi ve duruşma günü “Kazım Karabekir Mah. Sena Sok. No:5 İç Kapı No: 15 …/…” adresinde doğrudan mernis şerhli tebliğe çıkarılmış ve her iki tebligat da davalıya bizzat tebliğ edilmiştir. Gerekçeli karar ve davacı vekilinin temyiz dilekçesi ise yine mernis şerhi ile bu defa “Ekrem Çetin Mah. Örnek Tepe Cad. No:49 İç Kapı No:2 …/…” adresine tebliğe çıkarılmış ve muhatabın geçici olarak çarşıya gitmesi nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 21/1 maddesi gereğince muhtara tebliğ edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Aynı maddenin, 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanunun 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında tebligatın öncelikle bilinen en son adrese çıkartılması, bu adreste tebliğ edilemeyerek iade edilmesi halinde ise mernis adresine çıkartılması gerekmektedir.
Davalılardan …’ün bilinen son adresine çıkarılan ve iade edilen bir tebligat olmadan “Kazım Karabekir Mah. Sena Sok. No:5 İç Kapı No: 15 …/…” adresine doğrudan mernis şerhli tebligat çıkarılması doğru değil ise de adı geçen davalıya anılan adreste bizzat tebligat yapılmıştır ve bu adres artık davalının bilinen son adresidir. Mahkemece gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin öncelikle mernis şerhi olmadan anılan bu adrese tebliğe çıkarılması, iade edilmesi halinde ise mernis adresine tebligat yapılması gerekirken kararın tebliği aşamasında bilinen adresten farklı bir mernis adresine mernis şerhli tebligat çıkarılması usulsüzdür.
Şu durumda; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun yukarıda anılan maddeleri gereğince davalılardan …’e gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmesi ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak
üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
2-Davalılardan …’e yargılama aşamasında “Ekrem Çetin Mah. Örnek Tepe Cad. No:49 İç Kapı No:3 …/…” adresine doğrudan mernis şerhli tebligat çıkarılmış ve ön inceleme duruşma gününün tebliğine ilişkin tebligat aynı konutta oturduğunu beyan eden eşine tebliğ edilmiştir. Gerekçeli karar ve davacı vekilinin temyiz dilekçesi ise anılan adrese yine mernis şerhli olarak tebliğe çıkarılmış ve muhatabın geçici olarak çarşıya gitmesi nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 21/1 maddesi gereğince muhtara tebliğ edilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde;
“Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/12/2004 gün, 2004/12-765 esas, 2004/730 karar sayılı ilamında; beyanda bulunan komşunun açık kimliğinin tebliğ mazbatasında gösterilmediği durumda, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği fakat bulamadığı hususunun belgelenmediği, yapılan işlemin tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kaldığı belirtilmiştir.
Somut olayda; davalılardan …’ün bilinen son adresine çıkarılan ve iade edilen bir tebligat olmadan doğrudan mernis adresine tebligat çıkarılması doğru değil ise de; bu adreste muhatabın eşine tebligat yapıldığından artık anılan bu adres muhatabın bilinen son adresidir. Mahkemece gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin öncelikle mernis şerhi olmadan anılan bu adrese tebliğe çıkarılması gerekir. Ayrıca gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasından muhatabın geçici olarak çarşıya gittiği bilgisini verenin kim olduğu anlaşılamamaktadır. Yukarıda anılan Kanun maddeleri ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararı karşısında; davalılardan …’e gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin Tebligat Kanunu’nun 21/1 maddesine göre tebliği işlemi usulsüzdür.
Şu durumda; yukarıda yapılan açıklamalar, anılan Kanun maddeleri ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararı gereğince davalılardan …’e gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmesi ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1 ve 2) numaralı bentlerde açıklanan şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmesi için, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 10/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.