Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/4949 E. 2018/90 K. 16.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4949
KARAR NO : 2018/90
KARAR TARİHİ : 16.01.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı …Ş. aleyhine 24/12/2014 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz üzerinde bulunan haciz şerhlerinin kaldırılmasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve haciz şerhlerinin kaldırılmasına dair verilen 10/09/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan … Yönetimi A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 16/01/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 01/08/2011 tarihinde taşınmazı satın aldığını, üzerinde 15 yıl önce konulmuş hacizlerin mevcut olduğunu, bu hacizlerin tamamının düşmüş durumda olduğunu, takibin ortadan kalktığını, icra dosyalarında taraf olmadığını, bu nedenle hacizlerin icra dairesi kanalıyla kaldırılmasının mümkün olmadığını belirterek, taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece taşınmaz üzerine konulan hacizlerin düştüğü, dosyaların … gönderildiği, sel baskınına uğradığı, imha edildiği gerekçesiyle haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 07/04/2004 tarih ve 2004/12-210 esas, 2004/208 karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunludur. Takipte borçlu sıfatı bulunmayan üçüncü kişinin, mülkiyeti kendisine ait taşınmaza konan haczin kaldırılmasını icra mahkemesinden şikayet yolu ile isteme hakkı vardır.
İİK’nun 4. maddesinde “İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra mahkemesi hâkimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. “
Yine İİK’nun 16. maddesinde “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.
Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
İhtiyati hacze ilişkin İİK’nun 261/ son maddesinde “İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır.” 266. maddesinde ise borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını genel mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.” düzenlemeleri mevcuttur.
Somut olayda davacının talebi haciz kararına itiraz niteliğinde olmayıp aradan geçen süre nedeniyle hacizlerin kaldırılmasına yönelik şikayet niteliğindedir.
Davacının hacizlerin düştüğü iddiasına dayalı haczin kaldırılması istemi İİK.nun 16. maddesine dayalı şikayet olup, anılan madde uyarınca inceleyecek mercii icra mahkemesidir. Yine, İİK’nun 4. maddesi uyarınca icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayetleri inceleme görevi şikayete konu işlemi yapan icra dairesinin bağlı olduğu yer icra mahkemesine aittir. Haciz de bir icra memurluğu işlemi olduğuna göre haczin kaldırılmasına ilişkin şikayeti inceleme görevi, şikayete konu haczi koyan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine aittir. Anılan maddede düzenlenen yetki ve görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup kesin niteliktedir.
Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esasının incelenerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmadığından çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz. 16/01/2018