Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/3652 E. 2018/1069 K. 20.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3652
KARAR NO : 2018/1069
KARAR TARİHİ : 20.02.2018

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar … ve diğerleri vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 12/02/2014 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/09/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar vekili; müvekkillerinin her birinin … milletvekili olduğunu, parti içinde ve TBMM’de önemli görevlerde bulunduklarını, … Milletvekili ve … Grup Başkanvekili olan davalının 22/01/2014 tarihinde TBMM’de düzenlediği basın toplantısında kullandığı ifadelerin … milletvekilleri ile ilgili olarak eleştiri sınırını aştığını, bu nedenle müvekkillerinin kişilik haklarının davalı tarafından ihlal edildiğini beyan ederek uğranılan manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı vekili; davaya konu basın açıklamasında davacıların ismine yer verilmediğinden davacıların manevi tazminat talep etmekte hukuki yararı olmadığını, basın açıklamasında yer alan ifadelerin iktidar partisi mensuplarına yapılan eleştiri niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının basın toplantısında … milletvekillerini hedef alması nedeniyle bu partinin milletvekilleri olan davacılar için matufiyet şartının gerçekleştiği, kullanılan ifadelerde eleştiri sınırlarının aşıldığı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Matufiyet kelime anlamı olarak, “yöneliklik, yönelmiş olmaklık” olarak tarif edilmektedir. Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalarda söz konusu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartı içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.Matufiyet yargısal kararlarda kullanılan ifadeler ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o konuşmada, ya kişinin adından açıkça söz edilmesi ya da konumunun, sıfatının gösterilmesi veya bunlardan söz edilmese dahi konuşma içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, sözlerin ona yönelik olduğunun anlaşılması veya anlaşılabilir olması şartları aranmıştır.Hukuka aykırı eylemde bulunan kişi mağdurun ismini açıkça belirtmemiş veya isnat ettiği fiili üstü kapalı bir biçimde geçiştirmişse, isnadın mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa, hem isim zikredilmiş, hem de hakaret vaki olmuş sayılır (Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 gün ve 2014/4-85 E 2015/1774 K- 07/07/2010 gün ve 2010/4-377 E 2010/365 K).Bu ilke ve açıklamalar kapsamında; somut olayda, davalının basın toplantısında kullandığı ifadelerde, davacıların isimlerine ve sıfatlarına yer verilmediği, konuşmanın genel bir nitelik taşıdığı görülmüştür. Bu durumda davalının ifadelerinin davacılara matuf olmadığının kabulü gerekir.
Mahkemece, basın toplantısı yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davanın, matufiyet unsuru gerçekleşmediğinden tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.