Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/2210 E. 2018/458 K. 25.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2210
KARAR NO : 2018/458
KARAR TARİHİ : 25.01.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … Kömür Elek. Ürt. San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine 19/02/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden kaynaklı maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 29/09/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylemden kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davacının … ili … ilçesinde hissedar olarak malik bulunduğu taşınmazlara, davalı tarafından işletmesi yürütülen kömür madeninden 3 ayrı su pompasından su pompalandığını, tarlaların emebildiği kadar suyu emmesi sebebiyle tarım yapılmasının imkansızlaştığını, davalının gerekli önlemleri almadan maden çıkarma ve eleme işlemi yaptığını, bu durumun … . Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/2 D. İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, taşınmazlarda meydana gelen haksız eylemden kaynaklı maddi zararının tazminini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece; yargılama sırasında yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporuna dayanılarak; dava konusu taşınmazların …- … karayoluna cepheli ve arazi kotunun en düşük noktasında bulunduğu, dere konumunda olmasından kaynaklı olarak karayolu menfezinin bu noktada yapıldığı, meyilli dağ yamaçlarının yağış suları bu menfezden akarak yolun karşısına ulaştığını, davalıya ait kömür ocağı sularının onlarca katı yüzey suyu olarak bu taşınmazlardan geçmekte olup, yağışlı mevsimlerde tarlaların bataklık haline geldiğini, ayrıca tarlalarda drenaj bozukluğu da olduğu, parsellerin fiilen kaybolmuş dere yatağı üzerinde bulunduğunu, dere yatağının köy yolu ile kesiştiği noktada dava dışı sel sularının menfeze sığmayarak yol üzerinden ekili alanlara taştığı tespit edildiği, yamaçlardan gelen su akıntısının tahliyesini sağlaması gereken dere yatağının ortadan kalkması nedeniyle su birikintisi olduğu ve göllenen yağış sularının yer altına sızarak dava konusu taşınmazları bataklık haline getirdiği anlaşıldığı, davalıya ait kömür ocağında biriken suyun saatte 50-60 m3 olduğu, biriken suyun çalışmaları engellememesi için birisi davacıya ait tarla tarafından, diğeri dava dışı bir tarla tarafından olmak üzere 6 inç çapında iki adet boru ile tahliye edildiği ve bu çapta bir borunun maksimum 30-40 lt/sn su tahliye ettiğini, bu sebeple taşkın olasılığı
bulunmadığını, suyun yol kenarındaki şarampol hendeğe sığdığını, tahliye suyunun dava konusu parseller tarafına akmasının güzergah değişikliği ile engellendiğini, haksız eylem nedeniyle davacının talebinin yasal dayanağı bulunmadığı, davacıya ait tarlalardaki su birikintilerinin derenin ortadan kalkması ve tarlalardaki drenaj bozukluğundan kaynaklandığını ve taşınmaz üzerinde ekili ürün olmadığı, nadasa bırakıldığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede; Tespitte alınan bilirkişi raporunda, davalı şirket tarafından işletilmekte olan sahadan yer altı suyu çıktığı, çıkan bu suyun maden ocağına yakın dereye pompayla aktarıldığı, bu suyun dereyi takiben dava konusu taşınmazlara ulaşarak su gölcükleri oluşturduğu, bu durumun dava konusu parsellerin tarla vasfında olmalarından dolayı toprak yapısını olumsuz yönde etkilediği belirtilmesine karşılık; yargılama sırasında alınan bilirkişi heyet raporunda, dava konusu taşınmazların kotunun düşük olması, dağ yamacından akan suların yağış zamanlarında tarla vasfında olan ve dere yatağında bulunan taşınmazlarda birikerek bataklık oluşturduğu, davalıya ait kömür ocağında biriken suyun tahliyesinde kullanılan boruların kapasitesinin büyüklüğü sebebiyle su taşkınına neden olmadığı belirtilerek davacıya ait tarlalardaki su birikintilerinin derenin ortadan kalkması ve tarlalardaki drenaj bozukluğundan kaynaklandığı belirtilmiştir.
Bu haliyle, anılan iki bilirkişi raporu arasında çelişki mevcuttur. Bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin ziraat ve maden mühendislerinin yer aldığı başka bir bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile giderilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.