Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/15702 E. 2018/6373 K. 22.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15702
KARAR NO : 2018/6373
KARAR TARİHİ : 22.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalılar …Hizmetleri AŞ ve … aleyhine 05/02/2016 gününde verilen dilekçe ile yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı … yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı şirket yönünden davanın kabulüne dair verilen 17/05/2016 günlü kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı şirket vekili tarafından ve duruşmasız olarak incelenmesi katılma yoluyla davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne ve miktar itibarıyla duruşma istemin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın davalı … yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı şirket yönünden kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı şirket vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalı şirkete ait Habertürk Televizyonunda 20/01/2016 tarihinde müvekkili hakkında “Adliyede Aşk Üçgeni Böyle Bitti” başlıklı bir haber yayınlandığını, habere konu olayın 2008 yılında yaşandığını, davalı şirketin haber kanalında 5 yıl önce de haber yapıldığını ve arşiv kayıtlarında bulunduğunu, sırf müvekkilini küçük düşürüp yıpratmak, yine müvekkili üzerinden yargıyı yıpratmak amacı güdülerek yeni bir habermiş gibi yayınlanmasının hukuka aykırı olduğunu, haberin güncel olmadığını, yayınlanmasında kamu yararı bulunmadığını belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; davacının adı soyadı belirtilmeden yayınlanan haberde matufiyet unsurunun bulunmadığını, haberin gerçek olup önemli güncel gelişmeler yaşanması sebebiyle kamu yararı gözetilerek yorumsuz ve objektif olarak yayınlandığını, davacının haberde geçen olay nedeniyle yer değiştirme cezasıyla cezalandırılmasına karşın, haberde verilen olaya karışan zabıt kâtibinin devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırıldığını, zabıt kâtibinin işlemin iptali için açmış olduğu davada Danıştay 16. Dairesinin 21/04/2015 tarihinde işlemin hukuka uygun olduğu yönünde karar verdiğini, olayın yeniden gündeme gelerek haber yapılmasının sebebinin Danıştay tarafından verilen bu karar olduğunu, davayı doğrudan ilgilendiren olayda yaşanan yeni gelişmelerin haberi güncel hâle getirdiğini, davacının habere kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; yayında matufiyet unsurunun bulunduğu, zabıt kâtibinin açtığı davanın sonuçlanmasının haber tarihi itibariyle güncel olmayan ve 2008 yılında yaşanan olayın yeni yaşanmış gibi haber yapılmasını gerektirmeyeceği, ayrıca davacı açısından olayda güncel bir gelişme bulunmadığı, yayının güncel olmaması nedeniyle hukuka uygun kabul edilmediği, davacının kişilik haklarını zedelediği gerekçesiyle, davanın davalı şirket yönünden kabulüne, diğer davalı yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davaya konu 20/01/2016 tarihli yayında, davacı hakkında 2008 yılında yaşanan ve ceza yargılamasına da konu olay hakkında ilk olarak yapılan yayından farklı olarak, suça karışan zabıt kâtibinin görevine son verilirken, savcı ile hâkimin görevlerine devam ettiği bilgisine yer verildiği görülmektedir.
Dosyada bulunan Danıştay 16. Dairesinin 21/04/2015 gün ve 2015/9697 esas, 2015/1941 karar sayılı ilamıyla, davacı zabıt kâtibi tarafından devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunca verilen 07/04/2010 tarihli kararın iptali istemiyle açmış olduğu davada, davaya konu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı yayın kuruluşu, suça karışan zabıt kâtibi hakkında Danıştayın vermiş olduğu karar nedeniyle yeniden gündeme gelen davaya konu yayını yaptığını ve davacıyı doğrudan ilgilendiren olayda yaşanan yeni gelişmelerin haberi güncel hâle yaptırdığını savunmuştur.
Şu hâlde; mahkemenin, güncelliğini kaybetmiş olayın yeni bir habermiş gibi tekrar yayınlandığı yönündeki gerekçesinin dosya kapsamına uygun düşmediği, aksine görünür gerçeklik olgusunun gerçekleştiği ve yayının güncel olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davalı şirketin tazminatla sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirket yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve davalı şirketten peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.