YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15519
KARAR NO : 2019/521
KARAR TARİHİ : 06.02.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve … aleyhine 04/09/2015 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı Kanun’dan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/02/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, 2330 sayılı Kanundan kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, 18/04/2013 günü meydana gelen hırsızlık olayının şüphelisi olarak aranan davalıların, kimlik kontrolü yapmak isteyen dava dışı polis memuru …’a zor kullanarak direndiklerini, bu sırada polis memuru …’ın yaralandığını ve yaralanan polis memuruna 2330 sayılı Kanun kapsamında nakdi tazminat ödemesi yapıldığını, davalıların eylemleri ile idare zararına sebebiyet verdiklerini belirterek oluşan idare zararının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan rücuen tazminini talep etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiş, davalılardan … vasisi duruşmada alınan beyanında davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalıların dava dışı polis memuruna karşı eylemleri nedeniyle yargılandıkları ve görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkûmiyetlerine karar verildiği, davalıların bu eylemleri ile davacı idarenin zarara uğramasına neden oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda dava, birden ziyade davalı aleyhine açılmıştır. Mahkemece kararın gerekçe bölümünde hükmedilen tazminatın davalılardan alınması gerektiği belirtilmesine rağmen kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında kabul edilen miktar yönünden tek bir davalı aleyhine hüküm tesis edilmiştir. Ayrıca hükmedilen tazminatın davalılardan hangisine yüklendiğine ilişkin belirleme de bulunmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümde, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu husus kamu düzenine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 10/04/1992 gün ve 7/4 sayılı kararı ile; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması hâlinin bozma nedeni oluşturacağı ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği belirtilmiştir.
Mahkemece, yukarıda gösterilen kurallar gözetilmeksizin infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Şu durumda; mahkemece, önceki kısa kararla bağlı olmaksızın HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde hüküm tesis edilmesi gerekir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.