Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/15374 E. 2019/4120 K. 24.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15374
KARAR NO : 2019/4120
KARAR TARİHİ : 24.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … Bankası AŞ … Şubesi vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 08/07/2003 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 29/03/2016 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi davalı … vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 24/09/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı banka vekili Avukat … ile karşı taraf davalılardan … vekili Avukat … ve davalı asıl … geldiler, davalı … adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Mahkeme gerekçeli kararında; dava tarihinin 08/07/2003 tarihi olması gerekirken, 02/04/2014 tarihi olarak yazılması ve kredi kullanıcısı adının … yerine …olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmekle bozma sebebi yapılmamıştır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı …’ın temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kurum zararı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, açılan davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı banka vekili; banka çalışanı olan davalıların sorumlu olduğu dönemde kullandırılan tarımsal kredilerin, asıl borçluları tarafından ödenmemesi üzerine bankanın zarara uğradığını, yapılan soruşturma neticesinde oluşan zarardan sorumlu oldukları tespit edilen davalılar hakkında icra takibine başlandığını, ödeme emrine karşı itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın kaldırılması istemlerinin icra tetkik mercii hakimliğince reddedildiğini ve karşı taraf yararına icra inkâr tazminatına hükmedildiğini belirterek, banka aleyhine hükmolunan icra inkâr tazminatının kaldırılması ve davaya konu kredi borcu nedeniyle oluşan zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı … vekili; müvekkilinin kanuni sorumluluğu için gerekli şartların
oluşmadığını, asıl borçlu hakkında başlatılan takipte aciz vesikası alındığı takdirde davalıya başvurulabileceğini, kredilerin mevzuata uygun olarak ve üst yöneticilerin bilgisi dahilinde
kullandırıldığını, usulsüz bir işlem yaptığı ispat edilirse ancak o zaman mâlen sorumlu olacağını, davanın disiplin kurulu kararına aykırı olduğunu, şartları oluşmayan davanın usul ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili; usulsüz olarak verildiği iddia edilen kredi işlemlerinin davacı bankanın merkez şubesinin yetkisinde olduğunu, … merkez şubesi adına işlem yapıldığını, davanın disiplin kurulu kararına aykırı olduğunu, dava değeri ile verilen kredi arasında hiçbir bağlantı olmadığını, icra inkâr tazminatının bu dava ile ilgisi olmadığını, alacağın asıl borçludan tahsiline dair bir işlem yapılmadığı gibi genel müdürlük talimatıyla, başlatılan takiplerinde sık sık durdurulduğunu, müvekkiline atfedilebilir bir kusur bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …; kredi işlemleriyle ilgili bir sorumluluğu bulunmadığını, kendisinin … mühendisi olduğunu, hayvancılık kredisi açılmasının merkez şubesinin yetkisinde olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, bankanın zarara uğramasında davalıların kusurları bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve davalı … yönünden 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinde tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücretinin, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği düzenlenmiştir.
Somut davada mahkemece, alınan bilirkişi raporlarının büyük bir kısmında davalıların dava dışı şahıslara tarımsal kredi verilmesinde kusurlu işlemleri bulunmadığının mütalaa edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve AAÜT 13. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak davalı … yararına 10.865,76 TL nispi vekalet ücreti yerine maktu 1.800,00TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu durum, usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7 maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrası 4. bendinde avukatlık ücreti takdirine ilişkin “Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T’ne göre hesaplanan 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” şeklindeki söz dizisinden “1.800,00” rakamları çıkartılarak yerine “10.865,76” rakamlarının yazılmasına, davacının tüm temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddiyle kararın davalı … yararına düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve davalı … yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, …’dan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.