Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/15371 E. 2019/414 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15371
KARAR NO : 2019/414
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … AŞ vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 14/04/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen 22/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Asıl ve birleşen davalar, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davacı, bankada servis yetkilisi olarak çalışan …’ın yapmış olduğu birtakım usulsüz eylemlerle zimmet suçunu işlediğini, davalıların hesabına .. tarafından hesaplar üzerinden ve kasadan tahsil etmek suretiyle para aktarıldığını, davalıların bilgisi dahilinde hesapları üzerinden ve hesaplarına aktarılan paralardan sorumlu olduklarını belirterek uğradığı zararın giderilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, zararın oluşmasında banka çalışanı …’ın kastı yanında davacı bankanın iç denetim eksikliğinin bulunması nedeniyle kusurunun bulunduğu, davalıların davacıya doğrudan yönelen haksız fiillerinin bulunmadığı, şartlarının varlığı halinde bankanın sebepsiz zenginleşme davası açabileceği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davalılardan … ve … hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/76 esas 2016/40 karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda zincirleme basit zimmete yardım etmek suçundan mahkumiyet kararı verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece, adı geçen davalıların dava konusu haksız eylemden sorumluluklarına gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
2-Mahkemece, haklarında ceza yargılaması bulunmayan diğer davalılar yönünden dava konusu zararın oluşmasında sorumluluklarının bulunup bulunmadığı araştırılmadan yazılı gerekçeyle karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
3.6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi uyarınca; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu yön, kamu düzenine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde; asıl ve birleşen davaların farklı davalılar aleyhine ikame edildiği, asıl ve birleşen davalarda ayrı ayrı maddi tazminat isteminde bulunulmasına rağmen, mahkemece asıl ve birleşen davalar yönünden tek bir hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Şu halde mahkemece, davaların birleştirilmesi halinde birleşen davalar ayrı dava olma özelliğini korumalarına rağmen, yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeksizin asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1), (2) ve (3) no’lu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.