Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/14080 E. 2019/224 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14080
KARAR NO : 2019/224
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 31/08/2015 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kurum zararı nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dışı …’a ödemesi yapılan sosyal yardımın mevzuata aykırı olduğunu, sosyal hizmet uzmanı olan davalının mevzuatı hatalı yorumlayarak …’a yardım yapılması yönünde düzenlediği sosyal inceleme raporlarıyla haksız ve yersiz ödeme yapılmasına sebep olduğunu belirterek, oluşan kamu zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından düzenlenen sosyal inceleme raporlarının yalnızca bir değerlendirmeyi içerdiğini, raporun tek başına icrai nitelik taşımadığını, İdarenin ilgili amirleri tarafından incelenip uygun bulunması halinde sosyal yardımlara onay verildiğini, onay verilmemesi halinde ise raporun herhangi bir hüküm ifade etmediğini, davaya konu yardımla ilgili ilk raporu müvekkilinin düzenlemediğini, ilk 6 aylık nakdi yardımın süresinin bitmesinden sonra dosyanın müvekkiline devredildiğini, müvekkilinin nakdi yardımın devam edip etmeyeceği konusunda inceleme yaptığını, incelemede … ve kardeşinin birlikte değerlendirildiğini ve bu kişilerin yardıma ihtiyaçları olduğu düşüncesine dayalı olarak sosyal inceleme raporlarının tanzim edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının dava dışı … isimli kişi hakkında rapor düzenlerken anılan kişinin yetiştirme yurdundan ilişik kesme ve reşit olması hususlarına dikkat etmesi gerektiği, ödemenin dayanağının davalı … dava dışı sosyal inceleme uzmanı …’in raporları olduğu, ancak davalının sunduğu raporun Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından Valiliğe onay için gönderildiği ve üst makam tarafından da onaylanması nedeniyle haksız ödeme için tek başına yeterli olmadığı gerekçesiyle, % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Sosyal inceleme raporu (SİR), sosyal hizmet uygulaması süresince yapılan ve yapılacak olan faaliyetleri resmileştirmek için meslek elemanları tarafından bir uzmanlık çerçevesinde oluşturulan form olarak tanımlanmaktadır. Sosyal inceleme raporları, niteliği itibariyle temelde bir değerlendirme raporudur. Bu raporların amacı, müracaatçının bilgilerini resmi olarak kayıt altında tutmak, sorunların analizini yaparak çözüm önerisi getirmek, yapılan müdahalelerin seyrini, etkilerini ve sonuçlarını ortaya koyarak vakanın
değerlendirmesini yapmaktır. Sosyal inceleme raporunun işlevi, yalnızca bu değerlendirme ve analiz değildir. Sosyal inceleme uzmanı, müracaatçı istemi için bir öneri de sunmak zorundadır.
Esasen 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nun 9/d fıkrası ve 26. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 28/09/1986 tarih ve 19235 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Sosyal ve Ekonomik Destek Yönetmeliğinin (Yönetmeliğin ismi 15/04/2011 tarih ve 27906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Yönetmelikle değişiklik yapılmasına kadar Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Ayni ve Nakdi Yardım Yönetmeliğidir) 10. maddesinde; “Ayni ve nakdi yardım hizmetlerinin yürütülmesinde görevli Sosyal Çalışmacılar veya ihtiyaçlar doğrultusunda görevlendirilecek Sosyal Hizmet Kuruluşları bünyesindeki Sosyal Çalışmacılar tarafından, kişinin aile ve çevre şartları ile sosyal ve ekonomik durumlarını kapsayan bir inceleme yapılır ve sosyal inceleme raporu düzenlenir” düzenlemesi yer almaktadır. Aynı Yönetmeliğin 11. maddesinde, yukarıda da açıklandığı şekilde sosyal inceleme raporlarında yer alması gereken hususlar açıkça belirtilmiş, ayrıca sosyal inceleme raporunun kişisel nitelikteki gizli belge olduğu ve ödemede esas belge olarak ibraz edilemeyeceği ve edilmesinin istenemeyeceği hususları düzenlenmiş, “İl veya İlçe sosyal Hizmetler Müdürünün Yapacağı Yardımlar” başlıklı 16. maddede, il ve ilçelerde Yönetmelikte belirtilen esas ve kriterlere göre, 12 aya kadar süreli ve geçici sosyal yardımlar ile 12 aydan uzun süreli yardımlara onay verecek makamların hangileri olduğuna işaret edilmiş, “Yardıma Hak Kazanma” başlıklı 18. maddede, süreli nakdi yardıma, yetkili makamın onayı tarihinden itibaren hak kazanılacağı, peşin ödenen yardımların durum değişikliği veya ölüm halinde geri alınmayacağı, “Bilgi ve Belge Toplanması” başlıklı 23. maddesinde ise, yardım almak üzere tespit edilen kişilerden, sosyal inceleme raporlarına ek olarak istenebilecek belgeler belirtilerek, il ve ilçe müdürlüklerinin, muhtaç kişilerle ilgili başka bilgi ve belgeleri elde edebilmek amacıyla başka araştırmalarda da bulunabilecekleri belirtilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; davalı, sosyal hizmet uzmanı sıfatıyla kendisine verilen görev kapsamında dava dışı …’ın yardıma muhtaç olduğu hususunda sosyal inceleme raporu tanzim etmiş, raporunda durum tespiti yapmış ve ihtiyaç halindeki kişinin ne tür bir yardımdan faydalandırılmasının uygun olacağı konusunda vardığı kanaatini belirtmiştir. Dava dışı yardım talebinde bulunan kişiye nakdi yardım yapılıp yapılmayacağı hususu ise davalının yetkisinde değildir.
Şu halde, davalının davaya konu nakdi yardım sebebiyle sorumluluğuna gidilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan yönler ve yasal düzenlemeler gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.