Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/13670 E. 2018/7832 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13670
KARAR NO : 2018/7832
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve … aleyhine 12/08/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet ve kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet ve kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin … Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak görev yaptığını, davalıların ise karı koca olduklarını; davalılardan …’nun biyoloji uzmanlığı kadrosu için yapmış olduğu başvurunun sınavda başarısız olması nedeniyle kabul edilmediğini, bunun üzerine davalıların … Üniversitesi Rektörlüğüne ve … Cumhuriyet Başsavcılığına sunmuş oldukları dilekçeler ile sınavın objektif koşullarda yapılmadığı ve müvekkilinin paralel terör örgütü üyesi olduğu yönünde şikayetler de bulunduklarını, davalıların sosyal medya üzerinden yapmış oldukları birtakım paylaşımlarda da aynı ithamlarda bulunduklarını, müvekkili hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmasına yer olmadığına karar verildiğini, şikayetlerin haksız olduğunun sübut bulduğunu beyan ederek, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararın davalılardan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; müvekkillerinin anayasal şikayet hakkını kullandıklarını belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; şikayet hakkının, hak arama özgürlüğü sınırlarının aşılarak kullanıldığı ve davalıların sunmuş oldukları dilekçelerde davacının paralel terör örgütü mensubu olduğuna dair kullanmış oldukları ifadelerin yasal dayanağının olmadığı ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesi istemin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde
herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; davacının, … Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak görev yaptığı ve davalılardan …’nun belirtilen üniversite kadrosu için yapmış olduğu başvurunun, sınavda başarısız olduğu gerekçesi ile kabul edilmediği; akabinde anılan davalı ve sınav günü yanında bulunan eşi olan diğer davalının, … Cumhuriyet Başsavcılığına ve Üniversite Rektörlüğüne sunmuş oldukları şikayet dilekçelerinde, davacının sosyal medya üzerinden paralel terör örgütüne ilişkin bir takım paylaşımlarda bulunması ve sınav günü jüri gelmeden davacının sınavı başlatması ve sınav kağıtlarını toplaması gibi iddialara yer vererek, yaşanan sürece ilişkin olayları, sınavın objektif koşullarda yapılmadığına ilişkin endişelerini anlattıkları ve davacı hakkında şikayette bulundukları anlaşılmaktadır. Davalılar tarafından dosyaya sunulan davacının sosyal medya paylaşımları, davalıların şikayeti neticesinde düzenlenen 28/04/2015 tarihli inceleme raporunda davalılar tarafından ileri sürülen iddialar ile üniversitede paralel yapılanma olduğuna dair güçlü bir kanaat oluştuğunun tespit edilmesi ve ayrıca disiplin ve ceza soruşturması açılarak olayların ve dilekçede adı geçen şahısların araştırılması gerektiği şeklinde görüş bildirilmiş olması bir arada değerlendirildiğinde, davalıların şikayetçi olmasında somut birtakım emarelerin bulunduğu kabul edilmelidir.
Şu durumda, davalıların şikayetlerinin olağan kuşku üzerine yapıldığı ve hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı ve ayrıca davacının kişilik haklarına yönelik saldırı teşkil eden ifadelerin de kullanılmadığı kabul edilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.