Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/13547 E. 2018/7786 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13547
KARAR NO : 2018/7786
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … tarafından, davalı .. … Pompajlı Sulama Birliği Başkanlığı aleyhine 24/07/2014 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2) Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde; davalı sulama birliğinden su kullanmadığı halde kendisine gönderilen 2 adet ödemeye çağrı mektubuyla 2006, 2008, 2009, 2010 yıllarına ilişkin toplam 775,00 TL ve 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin toplam 2.491,93 TL olmak üzere haksız olarak borç çıkartıldığını belirterek davalı birliğe borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, duruşmalarda alınan beyanlarında ise 2010 yılından itibaren çiftçilikle uğraşmaya başladığını, …, … ve … parsel sayılı taşınmazları ekip biçtiğini, bu durumun ÇKS kayıtlarından anlaşılacağını, diğer parselleri ise kardeşlerinin ektiğini, kendisinin ektiği tarlaların yakınından sulama kanalı geçmediğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının sulama suyunun tamamını … … 1. kısım ana kanalından temin ettiğini, … parsel sayılı taşınmazını ana kanala sulama hortumu bırakarak sifon yöntemi ile suladığının, … ve … parsel sayılı taşınmazlarını ise ana kanal üzerinde kurulu elektrik enerjisi ile sulama yapan dava dışı … ve …’a ait motopomplardan faydalanarak suladığının tespit edildiğini, … parsel sayılı taşınmazın diğer müşterek malikinin ödeme yapmasına rağmen davacının ödeme yapmadığını, … ve … parsel sayılı taşınmazlara bitişik komşu parsel malikleri veya kiracılarının da kullandıkları sulama suyuna ilişkin bedelleri ödediğini ve beyannamelerini zamanında verdiklerini, davacının ise şimdiye değin beyanname vermediğini ve ödeme yapmadığını, davacının birlik tarafından işletilen sulama tesislerinden su alarak sulama yapması nedeniyle birliğe borçlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; dosyaya celbedilen ÇKS kayıtlarına göre davacının 2010 yılından sonrasına ait kayıtlarının bulunduğu, bu yıldan önce sulama birliğinden sulama yapmasının mümkün olmadığı, 2012-2013 yıllarına ilişkin olarak ise davacının taşınmazlarında tarım yaptığının ve birlik vasıtasıyla sulama yaptığının davalı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan sulama birlikleri, 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 1580 sayılı (mülga) ve 5393 sayılı Belediyeler Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nda yer alan düzenlemelerle yönetilmiş, 22/03/2011 tarihinde ise 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu yürürlüğe girmiştir.
6172 sayılı Kanun’un amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organları ile görev ve yetkilerini düzenlemektir. Kanunun amacından da anlaşılacağı üzere; sulama birliklerinin en önemli görevlerinden biri ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; yetki sahasındaki gerek yer altı, gerekse yer üstü suları üzerinde tasarruf ve tevzii yetkisinin sulama birliğine ait olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira uygulamada yüzeye yakın suların çıkarılmasına 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca müdahale edilmemekte, dolayısıyla yer altı sularının kontrolsüz kullanımına yol açılmakta olduğu, cazibeli sular yönünden ise çiftçiler arasında eşitsizliğe neden olacağı ve sulama tesislerinin su temin ettiği göl havzasının kurumasına ve dolayısıyla birlik hizmetlerinin aksamasına yol açılabileceği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, yeraltı suyu kullanımının su rejimini doğrudan etkileyeceği açıktır. Belirtilen nedenlerle, su kaynağı dışındaki diğer cazibeli sular ile sondaj sularının ücretlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Yine 6172 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca sulama bedeli ödemek için birlik üyesi olmak da gerekmemektedir.
Dosyanın incelenmesinde; tapu kayıtlarına göre davacının murisinden intikal eden …, … ve … parsel sayılı taşınmazların elbirliği mülkiyetinin 2011 yılında müşterek mülkiyete dönüştürüldüğü, bu tarihten sonra davacının davaya konu taşınmazlarda tarımsal faaliyette bulunarak sulama yaptığı kendi beyanları, davalının bu yöndeki tespitleri ve dosyaya … … Ziraat Odası Başkanlığından celbedilen 2011-2015 yılları arası ÇKS kayıtlarıyla sabittir.
Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucunda alınan 02/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda ve 30/11/2015 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacının tarımsal faaliyette bulunduğu … parsel sayılı taşınmazının DSİ ana kanalından uzaklığının 380 metre civarında olduğu ve bu parsel yönünden sulama imkanının bulunduğu belirlenmiş, davalı birlik tarafından da davacının ana kanala sulama hortumu bırakarak sifon yöntemi ile su kullandığı tespit edilmiş, … ve … parseller yönünden ise bu parsellerin yakınından DSİ kanalı geçmediği yapılan keşifte tespit olunmuş ise de, ana kanal üzerinde kurulu elektrik enerjisi ile sulama yapan dava dışı kişilere ait motopomplardan faydalanarak davacının su kullandığı davalı birlikçe tespit edilmiş, davacı yargılamaya sunduğu cevaba cevap dilekçesinde davalı birliğin bu tespitlerini doğrular şekilde birlikten değil, dava dışı … ve … isimli kişilerin kendi imkanları ile temin ettikleri suyu bedelini ödeyerek bu kişilerden aldığı yönünde beyanda bulunmuştur. Dolayısıyla, davacının yargılamadaki kendi beyanları, davalı Birliğin tespitleri ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler göz önüne alındığında, davacının 2010 yılından sonra …, … ve … parsel sayılı taşınmazlarında sulama yaptığı sabittir.
Şu halde, davacının 2010 yılından sonraki dönemlere ilişkin davalı birliğe olan borcunun kapsamı belirlenerek sonucuna göre menfi tespit isteminin bir kısmının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ. Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.