Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/12549 E. 2019/122 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12549
KARAR NO : 2019/122
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Asıl davada davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 04/05/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi, karşı davada; davalı-karşı davacı … tarafından, davalı … aleyhine 07/06/2012 gününde verilen cevap ve karşı dava dilekçesi ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın açılmamış sayılmasına, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 07/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı karşı davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2) Davacı karşı davalının karşı davaya yönelik itirazlarına gelince;
Asıl ve karşı dava kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın açılmamış sayılmasına, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Karşı davada davacı, … Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesi olduğunu, davalının da aynı fakültenin dekanı olduğunu, davacının 05/04/2012 tarihinde davalının makam odasına gittiğini, bu sırada yaşanan bir tartışma sırasında davalının kendisine hakaret ettiğini, asıl dava dilekçesinde iddia ve savunma dokunulmazlığı ile bağdaşmayacak sözler sarf ettiğini, mobbing uyguladığını, davalının tüm bu davranışlarının kişilik haklarını ihlal ettiğini belirterek oluşan manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, asıl dava yönünden, davacı karşı davalının 06/03/2014 tarihli duruşmada davayı takipsiz bırakması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, yasal süresi içerisinde de davanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına; karşı dava yönünden söylenen bir kısım sözlerin davacının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; 05/04/2012 tarihinde yaşanan tartışma sonrasında tarafların birbirlerinden şikayetçi oldukları, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonunda taraflar hakkında hakaret suçundan kamu davası açıldığı, … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/670 esas ve 2014/737 karar sayılı dosyasında tarafların karşılıklı hakaret suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Ceza Mahkemesince, her ne kadar davaya konu edilen olay nedeniyle taraflar cezalandırılmış ve haklarında verilen ceza kararı için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları mahiyeti itibariyle hukuk hakimini bağlamaz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre, ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun en önemli temellerinden birisi olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS’nin 10. maddesinin ikinci fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir, çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. 10. maddede benimsenen ifade özgürlüğü bu şekilde olmakla birlikte, yine de bu dar bir yorum gerektiren istisnalar içermektedir ve bu hakkı kısıtlama ihtiyacının ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekmektedir (Pakdemirli/Türkiye Başvuru no: 35839/97, 22 Şubat 2005).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; karşı davada davalı tarafından söylenen söz ve ifadeler bir bütün halinde ağır eleştiri mahiyetinde olup ifade özgürlüğü kapsamındadır. Şu durumda karşı davanın tümden reddedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı karşı davalı yararına BOZULMASINA, davacı karşı davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.