Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/12494 E. 2018/6955 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12494
KARAR NO : 2018/6955
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 30/06/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız fiil nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili ile aralarında husumet bulunan davalı ve dava dışı arkadaşlarının, müvekkilinin çalıştığı şantiyeye gelerek hakaret ve darp ettiklerini, … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/1454 esas, 2015/391 karar sayılı dosyası ile davalının, müvekkiline karşı alenen hakaret eylemi nedeniyle mahkumiyetine karar verildiğini, meydana gelen hakaret eylemi neticesinde müvekkilinin saygınlığının azaldığını belirterek uğramış olduğu manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının hakaret eyleminin mahkeme kararı ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu 49. maddesi) hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda; olayın gelişimi, tarafların konumu, sarf edilen sözün mahiyeti, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere verilen kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ise (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.