Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/11398 E. 2018/7307 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11398
KARAR NO : 2018/7307
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … … vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve … aleyhine 15/06/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalıların sosyal paylaşım ağı facebook hesapları üzerinden yazmış oldukları asılsız itham ve hakaret içeren sözleriyle davacıyı hedef gösterdiklerini ve davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduklarını belirterek uğranılan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalıların davacı hakkında sarfettikleri sözlerin eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre, ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun en önemli temellerinden birisi olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS’nin 10. maddesinin ikinci fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir, çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. 10. maddede benimsenen ifade özgürlüğü bu şekilde olmakla birlikte, yine de bu dar bir yorum gerektiren istisnalar içermektedir ve bu hakkı kısıtlama ihtiyacının ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekmektedir (… /Türkiye Başvuru no: 35839/97, 22 Şubat 2005).
Dava konusu olayda; davalıların sosyal paylaşım ağı facebook hesapları üzerinden dava konusu edilen ifadeleri yazdıkları görülmüştür.
Dosya kapsamından; davalıların davacıya yönelik olarak yazdıkları ifadelerin kişisel değer yargısı niteliğinde, eleştiri amaçlı kullanılmış olduğu, bütün olarak ve olayın bağlamı içinde değerlendirilmesi sonucunda davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece belirtilen bu hususlar gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.