Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2016/11397 E. 2018/7065 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11397
KARAR NO : 2018/7065
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … Bakanlığı vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 17/03/2015 gününde verilen dilekçe ile yersiz ödenen evde bakım ücretinin istirdadı istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Tebligatların nasıl yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda düzenlenmiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanunun’un “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina” dır.
Somut olayda; mahkemenin gerekçeli kararının davalı …’ye Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapıldığı, tebligat evrakında bilgisine başvurulan komşu adının (temin edilemedi) bulunmadığı, adı geçen davalıya davacının temyiz dilekçesinin de tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
Adı geçen bu davalıya Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yukarıda izah edilen şekilde yapılan gerekçeli karar tebligatında, muhatabın geçici olarak adresten ayrıldığının bildirilmesi halinde bildirimi yapan komşusunun kim olduğunun açık bir şekilde belirtilmesi ve imzasının alınması gerektiği, aksine bir durumda yapılan tebligatın geçerli olmadığı, benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/12/2004 tarihli, 12-765 esas, 730 sayılı kararında ifade edilmiştir. Dolayısıyla davalı adına Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapıldığı anlaşılan gerekçeli karar tebliği usulüne uygun değildir.

Şu durumda; mahkemece davalı …’ye yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca mahkeme gerekçeli kararının ve davacının temyiz dilekçesinin tebliğinin sağlanması, yasal temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Dosyanın gösterilen nedenle ve yukarıda bildirilen şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmesi için mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 15/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.