Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/9670 E. 2016/11814 K. 01.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9670
KARAR NO : 2016/11814
KARAR TARİHİ : 01.12.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 24/12/2010 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ile bir dönem aynı işyerinde çalıştıklarını, davalının işçi alacağı için açtığı …. İş Mahkemesinin 2009/144 esas sayılı dava dosyasında, işveren tanığı sıfatıyla dinlendiğini, buradaki beyanları ile ilgili olarak davalının mahkemeye sunduğu 07/04/2010 tarihli cevap dilekçesinde kendisine hakaret edildiğini, buna ilişkin ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verildiğini, davalının sözleri nedeniyle manen zarar gördüğünü belirterek tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davacının iş mahkemesinde tanık sıfatıyla dinlendiği sırada gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, dava konusu edilen beyanlarını buna tepki olarak verdiğini, hakaret kastı taşımadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalının, davacı hakkında sarf ettiği sözlerin, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; davalı hakkında yapılan ceza yargılamasında mahkumiyete karar verilmiş ise de, söz konusu kararın Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2013/4396 esas 2014/32766 karar ve 12/11/2014 günlü ilamı ile, eyleminin bütün halinde TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilmesi gerekçesiyle bozulduğu, ….Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/2103 esas 2015/517 karar sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak davalının beraatine karar verildiği, kararın Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2015/37163 esas 2016/18330 karar ve 30/11/2016 günlü ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hak arama özgürlüğü, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen ve korunan özgürlüklerdendir. Herkesin yargı mercileri önünde iddiada bulunma, savunma yapma özgürlüğü vardır. Ancak bu haklar kullanılırken amacı içinde kullanmalı ve sınırları aşılmamalıdır. Bir davanın açılması veya görüşülmesi sırasında verilen dilekçelerde kullanılan sözler kişisel hakları zedeleyici nitelikte bulunsa bile, iddia ve savunma sınırları aşılmış olmadıkça TBK 58. (BK. 49) maddesi kapsamına giren bir haksız eylem olarak nitelendirilemez. İddia ve savunmanın dışında kalan ve bunlarla ilgisi bulunmayan ve hakaret içeren sözler bu kuralın dışında kalır.
Somut olayda davalı tarafından,…. İş Mahkemesinin 2009/144 esas sayılı dosyasına sunulan 07/04/2010 tarihli dilekçede, duruşmada tanık olarak dinlenen davacının doğruları söylemediği ve ”yalancı tanıklık yaptığı” belirterek, hangi beyanlarının hangi nedenle yanlış olduğunun açıklandığı, kullanılan sözlerin iddia ve savunma sınırları içinde kaldığı ve davacının kişilik haklarını zedeleyici nitelikte olmadığının kabulü gerekir. Şu durumda mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgulara dayanılarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçe ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.