Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/8867 E. 2015/9909 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8867
KARAR NO : 2015/9909
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2010/631-2013/510

Davacılar A.. A.. ve diğerleri vekili Avukat Rahim tarafından, davalılar S. Mühendislik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve diğerleri aleyhine 07/09/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ve davalılar S. Mühendislik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile B.. B.. vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan S. Mühendislik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile B.. B..’ nın tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacıların temyiz itirazlarına gelince;
a-) Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalılardan S. K. Mühendislik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile B.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davalılardan B.. B.. ile S. K. Mühendislik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve H.. E.. iş ortaklığı arasında İstanbul Tuzla 2. Bölge 984 adet konut, adaiçi ve genel altyapı ile çevre düzenlemesi inşaatı işi sözleşmesi imzalandığını, yapılan inşaat çalışması sırasında firmalar tarafından foseptik çukuru açıldığını, açılan bu çukurun etrafının tamamen açık ve korunaksız bırakılması ve etrafında hiç bir güvenlik önleminin alınmaması nedeniyle davacıların onbir yaşındaki oğulları Umut Akdoğan’ın çukura düşerek ölümüne sebep olduklarını belirterek, uğranılan maddi ve manevi zararın davalılara ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar ise, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davacıların maddi tazminata ilişkin talepleriyle ilgili olarak, bu konuda herhangi bir belge sunmadıkları, maddi tazminat taleplerini kanıtlayamadıkları gerekçesiyle istemin reddine, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacıların maddi zararlarının olduğunu belirterek maddi tazminat isteminde bulundukları, maddi zarar kalemlerine ilişkin ayrıca beyanda bulunmadıkları, bu hususun mahkemece de davacılara açıklattırılmadığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda; mahkemece, davacılara maddi tazminat istemi açıklattırılıp gerekirse BK’nun 42. maddesi (TBK. 50 Maddesi) uyarınca hakkaniyet ölçüsünde ve olayın oluşuna uygun bir tazminata karar verilmesi gerekmektedir. Maddi tazminat isteminin kanıtlanamadığı gerekçesiyle tümden reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
b-)Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi ( 818 sayılı BK 47. maddesi ) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Dava konusu olayda, olay tarihi, kusur durumu ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına takdir olunan manevi tazminat tutarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA; davalılar S. K. Mühendislik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile B.. B..’nın tüm temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.