Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/7820 E. 2015/9927 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7820
KARAR NO : 2015/9927
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/2013
NUMARASI : 2010/583-2013/639

Taraflar arasındaki maddi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 22/01/2015 gün ve 2014/4104-2015/821 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine ve aynı kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine 16/09/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava haksız haciz nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemli maddi tazminat davasıdır. Dava 15/02/2010 tarihinde açılmış, 16/10/2012’de ıslah edilmiş, ıslah dilekçesi 16/10/2012 tarihli duruşmada davalıya elden tebliğ edilmiş ve duruşma hakimi tarafından ıslaha karşı beyanda bulunmak üzere davalıya 30 günlük süre verilmiş, davalı 13/11/2012 tarihli beyan dilekçesi ile ıslah edilen bölüm için zaman aşımı itirazında bulunmuş olup, davaya konu traktör davacıya 14/01/2010 tarihinde teslim edilmiştir.
Hukukumuzda ıslah iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmakta olup, ıslah ile taraflar dava sebeplerini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler.
Zaman aşımı ise borcu ortadan kaldıran bir durum olmayıp doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Davanın açılması ile dava konusu alacak veya hak için söz konusu olan zaman aşımı kesilmiş olur (TBK 154. md.). Şayet kısmi dava açılıyorsa zaman aşımı sadece dava açılan kısım için kesilmiş olur. Henüz açılmayan ve daha sonra ıslahla artırılan bölüm için zaman aşımı işlemeye devam eder.
6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde belirsiz alacak davası düzenlenmiş olup, “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını veyahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı hukuku ilişkiyi ve asgari bir miktar yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” denilmektedir.
Belirsiz alacak davası bugün için uygulamamızda açılan kısmi davanın ardından talep sonucunun arttırılması halinde zaman aşımı süresinin dolması riskini de bertaraf etmektedir. Zaman aşımı süresi belirsiz alacak davasının açılması ile tüm alacak için kesildiğinden davacının belirleyemediği alacağının zaman aşımına uğraması riski bulunmamaktadır.
Eldeki uyuşmazlıkta dava kısmi dava olup, davanın kısmen ıslahı söz konusu olmakla, kısmi ıslah tarihinde ıslah edilen bölüm için zaman aşımı dolduğundan, bu bölüme yönelik istemin zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekip, bu nedenle yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 16/09/2015

KARŞI OY YAZISI

Dava, haksız haciz nedeniyle uğranılan maddi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Davanın tamamen ıslahı durumunda, dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemleri yapılmamış sayılması gerekir. Kısmı ıslahta talep sonucu kısmen artırılabileceği gibi, dava sebebi (vakıalar) da kısmen değiştirebilir. Gerek kısmi ıslahta, gerekse davanın tamamen ıslahından sonra tarafların yaptığı usul işlemi, teşmil edeceği noktadan itibaren yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Dolayısıyla davanın açıldığı tarihte kesilen zamanaşımı süresinin, ıslahla yenilenen davanın zamanaşımı süresi olarak kabul etmek mümkün değildir. Islah halinde zamanaşımı süresi, ıslah tarihinde kesilmiş olur. Islahla dava sebebi bütünüyle değişmişse artık yeni bir davanın varlığı kabul edileceğinden zamanaşımı süresi de, ıslahın yapıldığı tarihte kesilmiş olacaktır. İstem sonucunu artıran kısmı davadaki ıslahta ise zamanaşımı süresi kısmen artırılan bölüm yönünden yine ıslah tarihinde kesilmiş olacaktır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, dava 15/02/2010 tarihinde açılmış, davacılar 30/06/2008 tarihinden 14/01/2010 tarihine kadar haczedilen biçerdöverin kira gelirinden mahrum kaldıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’lik zararın tahsilini talep etmiştir. 16/10/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile bu taleplerini 64.750 TL daha arttırmışlardır. Kısmi davada arttırılan bölüm için eBK 60. maddesinde belirtilen 1 yıllık zaman aşımı süresi geçtiğinden bu talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu kısım yönünden de kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu nedenle yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesiyle değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 16/09/2015