YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3824
KARAR NO : 2015/6907
KARAR TARİHİ : 28.05.2015
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 24/03/2005 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece dairemizin bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, davalı …’un kendisini öldürmeye tam teşebbüs suçundan mahkum olduğunu, haksız eylem sonucunda ağır biçimde yaralandığını iddia ederek uğradığı maddi ve manevi zararın müştereken ve müteselsilen ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı …, eylemin davacının ağır tahriki sonucu meydana geldiğini, tazminat isteminin yersiz olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporları uyarınca davacının haksız eylem nedeni ile daimi iş gücü kaybına uğradığı anlaşılmakla, istemle bağlı kalınarak talep edilen maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmiş, kararın davalılardan … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 18/10/2012 gün ve 2011/12718 esas, 2012/15377 karar sayılı ilamı ile “…davalının ceza yargılamasında, davacıya yönelik haksız eylemini onun ağır haksız tahrikinin etkisi altında işlediği kabul edilmiş ve verilen karar da kesinleşmiş olduğundan ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı düşünülmeden eylemin ağır tahrik altında işlenmiş olması karşısında manevi tazminat isteminin tümünün kabulü doğru olmadığından..” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuş, 30/05/2013 tarihli celsede Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/246 esas sayılı dosyasının eldeki dava dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır. Ne var ki mahkemece yeniden hüküm kurulurken birleşen dava hakkında herhangi bir karar verilmemiştir.
6100 sayılı HMK 297/2. maddesi uyarınca; (1086 sayılı HUMK 388. maddesi) hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Şu durumda, mahkemece, asıl dava ve birleşen davada davacının taleplerinin her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, birleşen dava hakkında bir hüküm kurulmamış olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 28/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.