Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/3341 E. 2015/6368 K. 18.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3341
KARAR NO : 2015/6368
KARAR TARİHİ : 18.05.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 17/12/2014 gün ve 2014/1368-2014/17307 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan davacılardan …’ün tüm, diğer davacıların ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme istemleri reddedilmelidir.
2- … dışındaki davacıların diğer karar düzeltme istemlerine gelince; dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, dairemizin 17/12/2014 gün ve 2014/1368-17307 sayılı ilamı ile onanmıştır.
a) Kural olarak bedensel zarar nedeniyle tazminat isteminde bulunma hakkı zarar görene aittir. (BK m.47). Diğer yandan, kişisel hakları zarara uğrayanların da tazminat talep hakları vardır.(BK m.49). Burada, kural olarak; doğrudan doğruya zarar görme koşulu söz konusudur. Ancak, kişilik değerlerinin kapsam ve çerçevesi; hayatın olağan akışına, yerleşik değer yargılarına ve yaşam deneyi kurallarına dayalı olarak belirlenmelidir.Bu anlamda, mirasçılık ilişkisi unsur veya koşul niteliğinde bulunmamaktadır.
Bir kimsenin beden ve ruh tamlığının ihlali sonucunda, onun yakınlarının da korunan varlıkları doğrudan zarara uğramış olabilir. BK m. 49 hükmü genel bir düzenleme olup; öngördüğü koşullar gerçekleştiğinde, ruhsal uyum ve dengesi sarsılanın, kişilik değerlerine saldırı nedeniyle manevi tazminat isteyebilmesi olanağı mevcut bulunmaktadır.
Ailenin, kişisel değerler arasında önemli ve üstün bir yeri vardır. Kişilik hakkı, aile ilişkilerini de kapsar. Davacılardan … zarar gören küçük davacı …’ün anneannesi, davacı … ise dedesi olup; zarar gören küçük ile birlikte yaşamaktadırlar. Ergin olmayan torunlarına yönelik cinsel saldırı eyleminin niteliği, derecesi ve sonuçları ile aralarındaki bağ göz önünde tutulduğunda; dede ve anneanne sıfatını taşıyan davacıların kişilik değerlerine saldırıda bulunulduğunun kabulü gerekir. Şu durumda, bu davacılar yararına da uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmelidir.Karar,bu nedenle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
b) Gerek BK. m.47 ve gerekse de m.49 hükümlerine göre, hakimin manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/6/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir.
Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği TMK.m.4’de belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan olayda, davalının kasıtlı nitelikteki eyleminin ağırlığı, tarafların belirlenen sosyal ve ekonomik durumları ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda, davacı küçük ile anne ve babası olan diğer davacılar yararına takdir olunan manevi tazminat miktarı azdır. Mahkemece daha fazla miktarda takdir edilmesi gerekir. Karar, açıklanan nedenle de yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacılardan …, …, … ve …’ün karar düzeltme istemlerinin HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca kabulüne; dairemizin 17/12/2014 gün ve 2014/1368-17307 sayılı onama ilamının kaldırılmasına; kararın, yukarıda (2/a) sayılı bentte gösterilen nedenle davacılardan … ve …; (2/b) sayılı bentte gösterilen nedenle davacılardan … ve … yararına BOZULMASINA; davacılardan …’ün tüm, diğer davacıların karar düzeltme istemlerinin ise (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve …’ten gayrı davacılardan önceki onama kararımızla alınan harcın istek halinde geri verilmesine, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 248,00 TL para cezası ve aşağıda yazılı ret karar harcının davacı …’e yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna 18/05/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 18/05/2015