YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1603
KARAR NO : 2016/141
KARAR TARİHİ : 11.01.2016
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı … tarafından, davalı … aleyhine 18/03/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflarca süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, .. işçi alacağına ilişkin 2012/99 esas sayılı dava dosyasında davacı vekili olduğunu, davalının ise davalı olduğu bu dosyada sunduğu ve kendisine tebliğ edilen 14/02/2014 tarihli dilekçesinde saydığı asılsız sebeplerle mahkeme hâkiminin reddini istediğini, bunun yanında kendisinin hesap bilirkişisi ile yakınlığının bulunduğunu, menfaat ilişkisi içerisinde olduğunu, bilirkişiye maddi menfaat sağlayıp bunun karşılığında rapor tanzim ettirdiğini iddia ettiğini belirterek, bu asılsız iddialar nedeniyle uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, yargılama süresince yapılan tüm işlemlere karşı tarafların itiraz hakkının bulunduğu ancak, bu itiraz hakkı kullanılırken başkalarının kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması gerektiği, 14/02/2014 tarihli dilekçe ile davacı vekiline yönelik ”…” biçiminde kullanılan ifadenin davacının kişilik hakkına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, davalının … tarihli dilekçesinin hâkimin reddi talebine ilişkin olup, davacı hakkındaki ifadelerinde hakaret etme kastının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kullanılan ifadenin amacı, kullanıldığı yer ve ifade ediliş tarzı dikkate alındığında savunma sınırları içerisinde kaldığının kabulü gerekir. Mahkemece, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kısmen kabul kararı verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.