Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/1534 E. 2015/4173 K. 06.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1534
KARAR NO : 2015/4173
KARAR TARİHİ : 06.04.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 03/04/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; yargı yolu nedeniyle davanın reddine dair verilen 21/10/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Elmadağ Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğünde 2. Sınıf Emniyet Müdürü olarak görev yaptığını, davalının polis memuru olduğunu, davalının kendisini şikâyet etmesi nedeniyle hakkında idari soruşturma başlatıldığını, davalının asılsız ve iftira niteliğinde ihbarda bulunduğunu belirterek uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların kamu görevlisi oldukları, davalının baş polis memuru olarak davacının emrinde çalışırken şikâyet dilekçesi verdiği, dava konusu edilen eylemin kamu görevinin ifası sırasında gerçekleştiği, bu nedenle davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Kural olarak kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken verdikleri zararlar hizmet kusuruna ilişkindir. Hizmet kusuruna dayanan tazminat istemlerinin de, idari yargı yerinde ve idareye karşı yöneltilmesi gerekir (Anayasa m.129/5, 657 sayılı Yasa m.13). Ancak, kamu hizmeti kavramı ile hiçbir şekilde bağdaştırılamayacak, görev gereklerinden ve sınırlarından ilk bakışta ayrılabilen ve nesnel kurallarla belirlenmiş kamusal çerçevenin dışına çıkan eylem ve işlemler; hizmet sırasında yapılmış olsalar bile, artık kamu hizmeti olarak nitelendirilemezler. Buna bağlı olarak da, yukarıda vurgulanan anayasal ve yasal hükümler kapsamında değerlendirilemezler.
Somut olayda, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlali iddiasına dayalı olarak tazminat istendiği ve bu eylemlerin davalının yerine getirdiği memuriyet görevinin içeriği kapsamında değerlendirilemeyeceği göz önüne alındığında; davalının görevden açıkça ayrılabilen kişisel kusuru ileri sürülmüş ve dava konusu edilmiştir.
Şu durumda, gerçek kişiler aleyhine idari yargı yerinde dava açılamayacağı ve görev hususunun husumetten önce geldiği gözetilerek, mahkemece eldeki davanın adli yargıda görülmesi gerektiğinin ve davalıya husumet yöneltilebileceğinin kabul edilmesi gerekir. Karar, açıklanan nedenlerle yerinde bulunmamış ve işin esası incelenmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.