Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/11430 E. 2015/12486 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11430
KARAR NO : 2015/12486
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

MAHKEMESİ : Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2013/140-2013/90

Davacı A.. A.. vekili Avukat Erdal tarafından, davalı M.. G.. aleyhine 28/09/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, kasten adam öldürmeye teşebbüs eylemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, satış müdürü olarak çalışmakta olduğu şirkete ait araziden toprak alındığının bildirilmesi üzerine, şirket sahibi ve çalışanları ile birlikte araziye gittiklerinde davalı tarafından silahla yaşamını tehlikeye sokar şekilde yaralandığını, davalı hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kamu davası açıldığını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, 12/07/2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak; davacının sürekli iş göremezlik durumu içerisinde bulunmadığı, 3 ay süre ile iş ve güçten uzak kaldığı gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının olay tarihinde bir inşaat şirketinde satış müdürü olarak çalıştığı, ilgili inşaat şirketi tarafından dosyaya gönderilen maaş bordrosu başlıklı 15/01/2007 tarihli yazıda davacının aylık 6.000,00 TL maaş aldığının bildirildiği, SGK hizmet cetvelinde ise davacının 2006 yılı 5. aya ilişkin maaşının brüt 540,00 TL olarak kayıtlı göründüğü anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 12/07/2013 tarihli bilirkişi raporunda; önceki ve sonraki yıllar baz alındığında davacının resmi kayıtlarda yer alan maaşının asgari ücrete yakın bir düzeyde olduğu, 6.000,00 TL maaş aldığına dair yazıya katılmanın mümkün olmadığı, ülkemizde geçerli olan 2006 yılı 5. ay asgari ücretin miktarı gözetildiğinde, davacının gelirinin asgari ücretin 1,017 katı olduğu, üç aylık geçici iş göremezlik zararının bu kriterlere göre hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Bir inşaat şirketinde satış müdürü olarak çalışan bir kişinin aylık gelirinin neredeyse asgari ücret düzeyinde olduğunun kabulü hayatın olağan akışına uygun değildir. Ne var ki; davacının çalıştığı belirtilen şirket tarafından mahkemeye bildirilen maaş miktarı da tazminatın hesabına esas alınamaz. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; davacının olay tarihinde çalıştığı iş yerinin özelliklerini belirterek, emsal bir iş yerinde davacının konumunda çalışan bir kişinin aylık kazancının ne olabileceğini ilgili ticaret odasından sormak ve buna göre geçici iş göremezlik zararını hesaplamaktır. Eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
3- Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu somut olayda; olay tarihi, olayın gelişimi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde; davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı fazladır. Davacı yararına daha alt düzeyde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, (3) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 05/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.