Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/11320 E. 2015/12923 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11320
KARAR NO : 2015/12923
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2015
NUMARASI : 2010/402-2015/285

Davacı G.. G.. vekili Avukat H.. A.. tarafından, davalılar B.. H.. ve diğeri aleyhine 16/07/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 30/04/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının, davalı B.. H..ne yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının, diğer davalı G.. G..’e yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı üniversite hastanesi bünyesinde çalışan davalı doktor tarafından belindeki rahatsızlık nedeniyle ameliyat edildiğini, ameliyat neticesinde doktor hatasından dolayı kısmi felç geçirdiğini belirterek davalılardan maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalı B.. H.. yönünden idari yargı görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine; davalı doktor açısından ise davalının kusurunun olmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy.K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan sorumluluk hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Davaya konu edilen olayda, davacı, davalı üniversite hastanesinde çalışan ve kamu görevlisi sıfatı taşıyan davalı doktorun kusurlu davranışından dolayı zarara uğradığını iddia etmiştir. Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 13/1. maddesi gereğince davalı doktora husumet yöneltilmez. Davanın idari yargı yerinde ve idareye karşı açılması gerekir.

Mahkemece, davanın davalı doktor yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile esastan reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/11/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle bozma kararının (2) nolu bendine katılmıyorum. 12/11/2015