Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/11064 E. 2015/10726 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11064
KARAR NO : 2015/10726
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

MAHKEMESİ : Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2015
NUMARASI : 2013/500-2015/102

Davacı E.. D.. tarafından, davalı N.. D.. aleyhine 15/07/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir,
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, vekilin görevini ihmalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, sanık sıfatıyla yargılanmakta olduğu ceza dosyasında, davalının baro tarafından müdafi olarak tayin edildiğini, mahkumiyetine dair hükmün sanık müdafi olan davalının yüzüne karşı verildiğini ancak süresi içerisinde temyiz edilmeyen ceza mahkemesi kararının kesinleşerek infaz edildiğini beyanla, uğramış olduğu zararın davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı, bir kastının bulunmadığını, temyiz süresini kaçırdığını farkedince kararı davacıya temyiz ettirdiğini ancak sonrasında davacının temyizinden vazgeçtiğine dair bir dilekçe vererek dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesine engel olduğunu beyanla, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davaya konu olayda; her ne kadar davalı avukat ceza yargılamasında 01/04/2008 tarihli son duruşmada sanık müdafi olarak hazır bulunmuş ve sanığın mahkumiyetine dair mahkeme kararını yasal süresi içerisinde temyiz etmeyerek ilamın kesinleşmesine neden olmuş ise de tek başına tüm zarardan sorumlu kabul edilmesi hakkaniyete uygun olmamıştır. Şöyle ki; ceza dosyası kapsamına göre ceza mahkemesi kararı 01/07/2008 tarihinde kesinleşmiştir. Ardından yaklaşık 1 ay sonra 08/08/2008 tarihinde sanık olan davacı kararı temyiz etmiş, dilekçesi mahkemece 13/08/2008 tarihinde temyiz hakkı süresinde kullanılmadığı için kararın kesinleştiği gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu karar sanığa 15/08/2008 günü tebliğ edilmiş ve sanık aynı tarihli dilekçe ile temyiz talebinin reddine dair ek kararı temyiz etmiştir. Ardından 25/08/2008 tarihinde mahkemeye ibraz ettiği dilekçede “dosyayı temyiz etmekten vazgeçiyorum, temyize gönderilmemesini, durdurulmasını arz ederim” diyerek temyizden vazgeçmiştir.
Şu halde; zararın oluşumunda davacının da müterafik (bölüşük) kusuru bulunduğu açık olup hükmedilecek tazminat miktarından BK. 42, 43 ve 44. (TBK.52) maddeleri gereğince uygun miktarda indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken zararın tamamından davalının sorumlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.