Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/10879 E. 2015/10166 K. 28.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10879
KARAR NO : 2015/10166
KARAR TARİHİ : 28.09.2015

MAHKEMESİ : Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2010/365

Davacı G. Tekstil ve Kimya İşletmeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat Ahmet Şahin tarafından, davalılar U.. A.. ve diğerleri aleyhine 10/10/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sırasında; ihtiyati haciz talebinin reddedilmesine dair verilen 11/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı, yargılamanın devamı sırasında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş mahkemece ihtiyati haczin şartları oluşmadığından 11/03/2014 tarihli duruşmada talebin reddine karar verilmiş, davacı ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararı temyiz etmiştir.
Dava; davacı şirkete ait iplik fabrikasında çalışan davalıların usulsüzlükle mal kaçırarak davacı şirketi zarara uğrattıkları, konuya ilişkin Çorlu Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/394 E. dosyasından güveni kötüye kullanmak suçundan ceza aldıkları, ancak ceza dosyasının kesinleşmediği, davalıların bildirilen gayrımenkullerine dava devam ederken tedbir konulduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, haksız eylem sonucu davacı şirketin uğradığı maddi zararın tahsili istemiyle açılan davada ihtiyati hacze karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 257/2 maddesi; “…Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklindedir.
Dava, haksız eylem hukuksal nedenine dayalı olup, dosya içerisindeki belgelerden davalıların haksız eylemi gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Davacının alacaklı olduğuna dair, Çorlu Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/394 E. sayılı dosyası da nazara alındığında, yeterli delil bulunduğundan, ayrıca davalılara ait mallar üzerinde üçüncü kişilerin hacizlerinin de bulunması gözönüne alındığında, İİK 257/2 maddesine göre alacaklı harç ve masrafları karşılayacak şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/09/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava haksız eylem nedenine dayalı tazminat davasıdır.
İhtiyati haciz HMK’nın 389. vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirin özel bir çeşidi olup, şartları ve sonuçları İİK. 257. maddesinde düzenlenmiştir. İhtiyati haciz sadece para alacaklarına ilişkin dava ve icra takibinde incelenebilir. İhtiyati haczin şartlarına bakacak olursak;
1-İhtiyati hacze ilişkin istem kişinin alacaklı sıfatına haiz olmasına bağlıdır.
2-Alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi için gerekli bir diğer şart da, alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır.
3-Alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi için alacağın muaccel olması gerekir. Muaccel olmayan alacaklar için ise;
a) Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
b) Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanırsa ihtiyati haciz kararı verilebilecektir.
Yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir verilebileceği” düzenlemesi mevcuttur. Bu düzenlemede davanın konusu bakımından bir sınırlamaya tabi olmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilebileceği anlaşılmaktadır. Keza yasa koyucu uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini belirtirken, davanın konusunu oluşturan alacağın, tazminatın ya da malvarlığının değeri ile sınırlı bir miktar hakkında tedbir kararı verilebileceğini anlatmak istemiştir. Bizzat müddeabihin kendisi hakkında tedbir kararı verilmesini şart koşmamıştır. Aksine olsaydı önceki HUMK’un 101. maddesindeki şekilde dava konusu taşınır veya taşınmaz malın aynının münazalı olmasını şart koşardı.
Hakim ihtiyati tedbir kararı verirken kesin delillerin varlığını aramaz. Zira maddenin ifadesinde, zararın doğacağı yönünden endişenin olması yeterli görülmüştür.
İhtiyati tedbir kararının verilebilmesi için ihtiyati haciz kararında olduğu gibi tam ispat aranmamakta, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delillerin varlığı yeterli görünmektedir.
Görüldüğü gibi ihtiyati tedbirin alanı ihtiyati hacze göre daha geniştir. Para alacakları ve haksız fiil de sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, diğer malvarlıkları hakkında verilemeyeceğini savunmak ihtiyati tedbirin alanını daraltacak ve alacaklı ya da davacının haklarını önceden korunması imkanı azalacaktır.
Somut olaya gelince haksız eylem nedenine dayalı tazminat davasında, mahkemece usulsüz olarak mal kaçırdığı iddia edilen davalıların malvarlıkları hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Yargılama sırasında davacı şirket ihtiyati tedbirin, ihtiyati hacze dönüştürülmesini talep etmiştir. Mahkemece bu talep red edilmiştir. Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Keza ortada kesinleşmiş miktarı belli ve muaccel bir alacak bulunmamaktadır. Yargılama sonucuna bağlı bir alacak vardır. Yaklaşık ispat kuralıyla ihtiyati haciz kararı verilemez. Ayrıca mevcut ihtiyati tedbir kararı da alacağı yeterince güvence altına almaktadır.
Açıklanan nedenlerle talebin reddi kararının onanması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 28/09/2015